Selamün Aleyküm Amirin Kızı Ailesi. Kavuşturana şükür. Nasılsınız? Umarım hepiniz sağlıklı ve mutlusunuzdur. Şu günlerde güzel haberler duymaya hepimizin ihtiyacı var.
Haydin bölüme...
Keyifli okumalar dilerim ❤️
🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓
Zamana direnmek mümkün olmasa da zamanı bir kaç uzun soluğa ikna etmeyi başaran Süleyman, kaleminden kağıda karışan mavi mürekkep izlerini son kez takip edip bitiş cümlesinde kapadı gözlerini. Hayatı zor kılan anlardan birini yaşıyordu şüphesiz, titreyen sağ elini günlerdir durmaksızın sızlayan sol göğsüne bastırdı.
Dudakları belli belirsiz kıpırdandığında kısık sesiyle "Bedel ödeme zamanı Süleyman Amir..." dedi, pişmanlıklarına seslenir gibiydi.
Gözlerini açıp sol elinde sıkıca tuttuğu kalemi beyaz kağıt parçasının üzerine bıraktı. Kararlı bakışlarını zaman kaybetmek istemezcesine vedasının dizginlerine vuruyordu. Avuçları önündeki masanın parlak zeminine sertçe çarpıp ayaklandığında ruhu adil yarınlara inandığı için huzurluydu.
Adım sesleri ve geride bıraktığı her anı geçmişten yaşadığı ana odun taşırken yüreğini saran ateşin önüne artık kendi dahi geçemezdi. Kendisine saygı ile selam veren yüzleri birer ikişer geçip otoparka ulaştığında bordonun kapısını açıp şoför koltuğunda yerini aldı. Dikiz aynasını bulan bakışları yıllar öncesine uzanmak istese de zihnindeki kırılmaya dur dedi hemen. Boğazını saran kravatın düğümünü gevşetip kendi masalının sonuna en vefalı dostu bordo ile katıldı.
Dün, bugün, yarın... Üç bilinenli zaman denklemi Süleyman Amir için yolu tükettiğin de geldiği restaurantın önünde kontağı kapatıp bordonun sesini sessizlikle terbiye etti.
Krem beyaz parke taşların şirin bir patika gibi çimenlerin arasında uzandığı bahçe hayli kalabalıktı. Yıllardır bu güne şahitlik etmek isteyen yüzlerce kişi vardı. Ömer ve Oya'nın düğününe, sabırla sınanan aşklarına, varlıkta ve yoklukta ayakta kalmayı başaran kalplerine şahitlik olmak isteyen yüzlerce göz...
Bir kaç adım arkasında ritmik bir şekilde kendini takip eden sese aşinaydı artık kulakları. Başını geri çevirip, "Fırtına, Su sizin masada olacak değil mi?" diye sordu. Kızının daha önce birlikle katıldıkları tüm düğünlerde çıkardığı vukuatları düşündükçe bu soruyu sormak adam için adet haline gelmişti. Emekli bir çevik kuvvet polisi olan Fırtına'nın gerçek adını çok az kişi bilirdi. Bu yüzden ismi yerine lakabı ile seslenmişti Süleyman. Emekli olduktan hemen sonra Süleyman Amirin ricasını kıramayan Fırtına, Su'yun son polis kaçırma vukuatından sonra yakın koruma olarak aileye dahil olmuştu. Firdevs Hanım ve Rivriv'in aynı anda konuştuğu zamanlarda conta yakmasını saymazsa alışmıştı bir kaç hafta da bu hayli hareketli aileye.
"Evet Amirim."
"Senin çoluk çocukta geldi mi? Ömer'le bir dönem beraber çalışıyormuşsunuz. Kesin davet etmiştir." dedikten sonra başını yeniden önüne çeviren Süleyman adımlarını devam ettirdi.
Büyük bir saygı duyduğu Süleyman'ın adımlarına eşlik eden Fırtına'nın cevabı Ömer'in deliliğine yakışır cinstendi. "Geldiler Amirim. Ömer onca yıl bekleyince davetiye dağıtmaya doyamadı. Selam verdiği kim varsa çağırdı hatta ilk göz altına aldığı adamı bile bulmuş, benim için özelsin bu özel günde yanımda olmalısın demiş."
Gülmemek için boğazını temizleyip ciddiyetini korumaya çalışan Süleyman, merakına yenildi bir kez daha. Çevresinde normal birilerini bulmak çölde su bulmak kadar zordu. "Ee adam ne demiş?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMİRİN KIZI
HumorAnnesinin çocukluğunun bedelini sırtlanan ve şehadet aşkı ile yanıp tutuşan Reşat'ın masalında gökten elma değil hamsi düştü. Güzeller güzeli gözleri kara kokusu deniz olan bir hamsi... İnatçı, kavgacı ve asi Su' yun masalında ise gökten elma değil...