1. BÖLÜM: KIZ KAVGASINDA DEDELERİN İŞİ NE?
Yol arkadaşlarım hepiniz Amirin Kızı'na hoş geldiniz. Umarım keyifli bir yolculuk olur ve yolun sonunda da beraber oluruz.
Keyifli okumalar...
🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓
"Hayde dede hayde, vallaha geliyor Kör Rıza. " diyen genç kız dedesinin koluna asılarak sürüklemeye başladı. Yaşlı adam ise torununa ayak uydurmakta bir hayli zorlanıyordu. Son bir sokak kalmıştı evlerine, ondan sonrası Allah kerimdi.
Bu sefer bastonu taşa çarpmıştı Everun beni Hıdır. Ellerini dizlerine yaslayarak duraksadı ve sık nefeslerinin arasında "Paçi darlandum, Kör Riza ya kalmadan gideceğum pok yolina. " Dedi sık nefeslerinin arasında.
" Etma dedem, az kaldi. Bak Riza diyirum, marangozluk edeyi diyirum. Adam kör diyirum..."
" Kör olan Riza değildur, ha buraya bizzat benum talihum kördur."
Dedesinin sözlerinin ardından son bir gayret koluna giren genç kız kendi kendine bir söz verdi. " Bir daha dedemi kız kavgasına götürsem Trabzonspor ligden düşsün." İç sesi Rivriv ise boş durmayıp yapıştırdı cevabı. "Verdiğin sözler buradan Sürmene'ye yol olur Su, riv riv yapma devam et!"
Evlerinin bulunduğu sokağa saptıkların da derin bir nefes aldı Hıdır dede. Bu günde Azrail'e yanlış adres vermişti. Sıcaklar yüzünden herkes kendini bahçelerinde ki gölgeliklere atmıştı. Rıza her ne kadar kör olsada deli değildi. Bunca şahidin içinde doğramazdı yaşlı adamı.
Ellerinde ki hortumla birbirlerini ıslatıp serinlemeye çalışan Takalar ailesinin erkekleri doğal ortamına kavuşmuş bir hamsi kadar mutluydu. Bahçede kavga varmış gibi gürültü çıkararak eğlenen abilerini bir kaç saniye izleyen genç kız bıkkın bir nefes verip kahlüllerinin havalanmasını sağladı. Bazıları saçma gelse de büyük bir meziyetti Su'ya göre, herkes yapamazdı.
İşaret ve baş parmağını kanca gibi birleştirek dudaklarına götürdüğünde tüm nefesini ani bir hareketle dışarı üfledi. Islık deyip geçmemek lazımdı, belli bir teknik dahilinde çıkıyordu o tiz ses.
Duydukları ıslık ile sessizliğe bürünen beşli taka filosu hızla sesin geldiği yöne, bahçe duvarına doğru koştular. İsmail, İsrafil, Mikail, Cebrail ve Azrail... Su ve iç sesi Rivriv'in abileri. Birde kuzen oldukları halde sülalenin tek kızı olan Su'ya vekil abilik yapan yirmi Takalar erkeği vardı. Genç kızı canından bezdiren organik Tranzon'lu yirmibeş taka...
Abilerinin içlerinde en sakin olan İsmail sıradan insanlar gibi bahçe kapısından çıkarken, diğer kardeşleri duvardan atlayarak yola inmiş ve dedelerinin yanına koşmuşlardı. İki yandan yaşlı adamın koluna girerek, dikkatle ilerletmeye başladıklarında az evvel son duasını edip vasiyetini gözden geçiren Hıdır Takalar, yüzündeki çarpık gülümseme ile Düriye nineyi düşünüyordu. Nasıl da sarılmıştı kavga ayırma bahanesiyle...
Bahçenin ortasındaki büyük çardağa ilerleyip, ahşap tabureye oturttukları dedelerini endişeli gözlerle izliyorlardı şimdi beş genç adam. Kalp hastası adamın öğle sıcağında fenalaştığını zan etselerde, Hıdır Takalar'ı fena eden sıcak değil Düriye Nine'ydi.
" Dedem iyi misin ne işin var bu sıcakta dışarda yüzün pancara dönmüş." diyen en büyük torunu İsmail' di.
Bahçedeki kayınpederinin halini görüp mutfaktan fırlayan Firdevs, çok sevdiği kayınpederi için oldukça endişelenmişti. Sıcaktan bunaldığını düşündüğü yaşlı adam için tekrar mutfağa koşup su getirdiğinde, gelini Firdevs'in uzattığı su bardağını şüphe ile inceleyen adam, ''Ha bu suyin içine ne vardur? diye sordu. Karşılığında ise sosyetik gelinini bir kez daha kaçırmanın keyfini çıkardı ve buz gibi soğuk suyu kana kana içti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMİRİN KIZI
HumorAnnesinin çocukluğunun bedelini sırtlanan ve şehadet aşkı ile yanıp tutuşan Reşat'ın masalında gökten elma değil hamsi düştü. Güzeller güzeli gözleri kara kokusu deniz olan bir hamsi... İnatçı, kavgacı ve asi Su' yun masalında ise gökten elma değil...