Selamün Aleyküm yol arkadaşlarım! Nasılsınız, umarım hepiniz iyisinizdir. Amirin Kızı'nın daha çok kişiye ulaşması için arkadaşlarınızı etiketlemeyi unutmayın ❤️
Bölümü asenamavi ye ithaf ediyorum.
YENİ BÖLÜM İÇİN SINIR : 1000 YORUM 200 OY...
Keyifli okumalar...
🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓
Zamana inat pes etmeyen umut, Nadir ve Su için aynı inançla savaşırken geldikleri şehir merkezinden uzak Çekmeköy taraflarında ki ıssız evde derin bir sessizlik içindeydi Nadir. Vezir yokluğunu fark etmiş defalarca aramıştı. En sonunda "Vezir bana ulaşamazsa ortada ne teslimat kalır ne mallar. Sandığın kadar değersiz bir taş değilim!" diyerek Erkut Müdürü ikna etmeyi başardığında hoparlörden yükselen Vezir'in sesindeki şüphe kırıntılarını ilk anda sezdi.
"Amirin Kızı'nın yanına kimse girmeyecek demişsin. Vezir dahi diye de eklemişsin. Pisliğin içinde vicdanlı adam pozları kesmeyi ne zaman bırakacaksın?" diyen adam Nadir'in tek zayıf noktasının çocuklara ve kadınlara duyduğu merhamet olduğunu biliyordu. Su'yun tutulduğu odaya taşıdığı yatak, battaniye ve kızın ellerinde ki eldivenler Nadir'in zaafını bir kez daha ince ince resmetmişti...
"O çocuğa zarar vermeden de Süleyman Takalar'ı avcunun içine alabilirsin. Yanında tutarak zaten istediğini alacaksın. Amacına ulaştığın halde güçsüz bir çocuğa eziyet etmek niye?" diye sordu Nadir telefonun ucundaki Vezir'in zihninde merhamete dair tek bir zerre olmadığını bile bile.
"Kimi maç izler kimi müzik dinler benimde eğlencem bu... İnsanların çaresizce bana yalvardığı anlar. Şimdi kapının kilidini kırıp asi veledin yanına gideceğim. İletmemi istediğin birşey var mı? Belki teslimat öncesi Amirin Kızı'nı görür görmez ortadan kaybolmanın nedenini o biliyordur."
Su'yun güzel yüzü gözlerinin önünde beliren Nadir başında hissettiği şiddetli ağrı ile ayağa fırlayıp etrafını saran dört polis memurunu ve Erkut Müdür'ü umursamadan bağırdı. Sesinde ki acı ve tehlike aynı anda sözcüklerin anlamına karışıyordu. "Sakın! Duydun mu sakın! Eğer ona bir zarar verirsen bedelini ellerimle ödetirim sana!"
"Öyleyse buraya geleceksin Nadir! Akşama kadar karşımda olmazsan ve nerede olduğunu ispatlamazsan kızın cesedini ustanın yanına gömerim..."
Vezir'in körelmiş vicdanının hançeri Nadir'in nefesini keserken kapanan telefonun elinden çekilmesiyle başında ki ağrı şiddetlendi. Alnından şakaklarına ve sonrasında ensesine acımasızca iz süren ağrı dayanılmaz bir hale gelmişti. Bakışları odağını yitirip karşısındaki Erkut Müdür'ü belli belirsiz seçtiğinde ellerini ileri uzatıp sarsak iki adımda adamın boğazına sarıldı. "Çocukların, annelerin canı sizin tezgahlarınızda alınıp satılmayacak! Sende babam da o çocuklar gibi nefessiz kalacaksınız. Vezir de annem gibi gözlerimin önünde can çekişecek!" dedi bağırarak parmaklarında ki baskı kollarına asılan dört adama rağmen giderek artıyordu. Şakağına dayanan namlunun soğuk dokunuşu dağılmış zihnine vefalı bir dost gibi iyi gelmişti. Ölüm ve ölüme hizmet eden herşey Nadir'in kopuk anılarında baş köşede ağırlanırdı. Başına aldığı sert darbe ile puslu gözleri tamamen kapanırken parmakları cansızca çözüldü ölümle tanıştırmak istediği adamın boynundan. Annesini koruyamamış, ustasına geç kalmıştı. Şimdide yıllar sonra ruhuna sızan deniz kokulu bir çocuğu kurban etmek istiyordu karanlık...
Boğazını mengene misali sıkan Nadir'den kurtulan Erkut Müdür, bir kaç adım geriledi sendeleyerek. Elleri aceleci ve titreyerek gömleğinin yakasını gevşetip kravatını çözdü. Boğazından yanarak ciğerlerine dolan hava öksürüklerinin arasında güçlükle ilerliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMİRİN KIZI
HumorAnnesinin çocukluğunun bedelini sırtlanan ve şehadet aşkı ile yanıp tutuşan Reşat'ın masalında gökten elma değil hamsi düştü. Güzeller güzeli gözleri kara kokusu deniz olan bir hamsi... İnatçı, kavgacı ve asi Su' yun masalında ise gökten elma değil...