20. BÖLÜM

5.4K 773 176
                                    

9. BÖLÜM 1.PART: KELEPİRİNDEN GELİN

Selamün Aleyküm yol arkadaşlarım! Nasılsınız, umarım hepiniz iyisinizdir.

Sizden küçük bir ricam var, bu yoruma arkadaşlarınızı etiketleyip, Amirin Kızı'nın daha büyük bir okuyucu kitlesine ulaşmasını sağlarsanız çok sevinirim.

Keyifli okumalar...

🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓

"Kızım sen kimlerdensin?" diye soran Selvi'nin sesinde ki tınıdan gerekli mesajı alan Hürrem  vakit kaybetmeden Su'yun yanına ilerledi. Selvi ve Hürrem'in elinden kaçan bir av şimdiye kadar görülmemişti. "Kaç yaşındasın yavrum sen?"

İşte bu iki sorun Reşat ve Su'yu aynı ana hapsetmeye yetmişti. Bakışlarını şaşkın bir halde karşısında dikilen iki kadından Reşat'a çeviren kız, "Baklavaları bu teyze mi yoğurdu, eğer öyleyse bir elini öpeyim." dedi her zamanki patavatsız çıkışıyla. Rivriv'e gerek duymadan alnının akıyla devirmişti çamı.

"He yavrum ben yoğurdum. Halil amcanda sağ olsun yardım etti. Sen ver o elindeki tencereyi gel içeride soluklanalım." dedikten sonra Su'yu elindeki tencereyi alan Selvi, Hürrem'in yeşil gözlerindeki beğeniyi elbette farketmişti. Olurdu bu iş. Yılların gelin seçicisi iki eski toprak gelinin hasından şıp diye anlardı.

Rivriv'i yardıma çağıracak fırsatı dahi olmadan Hürrem ve Selvi tarafından eve sürüklenen kız Reşat'ın yanından geçerken, "Soğuk baklavayı buldu adam. Kapı önünde soğudu bizim baklavalar." diye mırıldandı ağzının içinde.

Bir kaç saniye sonra ile elindeki balık ekmekten koca bir ısırık alan Rivriv ağzının dolu olmasına aldırmadan lafa karıştı. "Paçi baklavalar ne ara bizum oldi?"

"Göz hakkı diye birşey var Rivriv, hiç duymadın mı?"

"Ya ne! Duymaz olur miyum? Hao baklavalar cöz hakki olayi..."

"Aynen öyle Rivriv'im gözümüzün hakkı. Hem görmedin mi adam utanabiliyor. Nadir bir tür. Bence kaçırmayalım."

"Utanayi sakalina guş gondurdiğum. Yanaklar olayi elma. Elleru de memişleri kapatayi. Alak biz buni besleruz."

"Alak Rivriv'im..." diyerek iç sesi ile atışmaya devam eden kız, kolunda hissettiği baskı ile sıyrıldı düşüncelerinden ve gözleri kolundaki elin sahibi Selvi'yi buldu.

"Kimlerdensin kızım onu soruyordum." diye bir kez daha sorusunu yinelemişti kadın.

Bir kaç saniye duraksayan Su, mantıklı olmasını umduğu bir cevabı serbest bıraktı dudaklarından. "Takagiller oluyorum sanırım. Soyadımız Takalar olduğuna göre."

"Maşallah maşallah. Karadenizlisiniz o zaman." diyerek sohbete dahil olan Hürrem'di. Tüm kadınlar evin salonunda ki kanepelere kurulmuş, Emine ve Elif çocuklarını susturmakla meşgullerdi.

Salonda Reşat'ın helvası kavrula dursun Mehmet ve Hamza suratlarındaki tehlikeli sırıtışla arkadaşlarına doğru ilerlemiş ve koluna girmişlerdi. Çatık kaşlarla oğluna yaklaşan Halil, "O kızı alacaksın, namusunu temizleyeceksin!" dedi son derece ciddi bir tavırla. Ölümüne kankasının yanında yerini alan Bedirhan Ağa' da tasdikledi aynı sözleri. "Alacaksın!"

"Baba siz yanlış anladınız. Yani ben elimi bile sürmedim Su'ya." diyen Reşat yaşadığı utançla cümlelerini güçlükle toparladı.

Arkadaşlarının sözleri ile gülmeye başlayan ikiliden Mehmet, "Suya elini sürmedin de teyemmüm mü aldın tırşık!" dedi ve Reşat'a belli etmeden Hamza'ya göz kırptı. Top artık dilin kemiği yok sözünü doğrulamak için yaratılmış Meczup Hamza' da idi. "Çok masumsun Çiçaam, bu Reşat altını da keşke senin kadar masum olsa. Suya elini sürmediğine göre el değmeden üretilen velet üretim işine yatırım yapmış şerefsiz..."

AMİRİN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin