17. BÖLÜM

5.4K 794 103
                                    


8.BÖLÜM 1.PART: KALBİN TANIDIĞINI ZİHİN YOK SAYARSA...

Selamün Aleyküm yol arkadaşlarım! Nasılsınız, umarım hepiniz iyisinizdir.

Sizden küçük bir ricam var, bu yoruma arkadaşlarınızı etiketleyip, Amirin Kızı'nın daha büyük bir okuyucu kitlesine ulaşmasını sağlarsanız çok sevinirim.

Keyifli okumalar...

🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓

Tesisatçı Nadir diye bilinen Nadir KARASU'nun uzun zamandır planladığı ve her detayının üzerinde defalarca düşündüğü büyük sevkiyatın günü giderek yaklaşıyordu. Kendini bildi bileli alkolik babasının dayaklarına maruz kalan ve dokuz yaşındayken defalarca bıçaklanan annesinin can verişine şahitlik eden kara gözlerini kısıp önündeki diz üstü bilgisayarın ekranına son kez baktıktan sonra ayaklandı genç adam. Çalışma odasında bulunan banyoya ilerleyip kapıyı kapattığında üzerindeki kıyafetlerden hızla kurtuldu. Saatler önce elleriyle aldığı canı haykırışları kulağına dolarken dudakları neşeyle kıvrıldı. Bir alkolik daha yalvararak can vermişti Nadir'in kana susamış ruhunu huzura erdirmesi için...

Annesinin ölümü ve babasının ceza evine girmesi ile çocuk esirgeme yurduna yerleştirilmişti. Günlerce konuşmamış, defalarca açlıktan bayılmıştı, annesinin kanının kokusu dünyadaki tüm kokuları bastırmıştı. Yurdun bahçesinde açan çiçekler, müdüre Hanım'ın parfümü, yemekhanede çıkan yemekler, çamaşırhaneden gelen kıyafetler... Hepsinde ve herşeyde kan kokuyorudu, annesinin kanı...

Onsekiz yaşında yurttan ayrıldığında sessiz sakin içe kapanık bir delikanlıydı herkesin gözünde. Yaşadığı yurdun sokağında bulunan Nalbur Adnan Bey'in de takdirini kazanmış ve yaşlı adamın dükkanda çalışmaya başlamıştı. Geceleri ise dükkanın al katındaki depoda çevrilen küçük odada kalıyordu. Tek çocuğu olan Ravza'nın nalbur dükkanında çalışması mümkün değildi ve ileride dükkanını bırakacağı birini arıyordu Adnan Bey. Babasından kalan ekmek teknesini uzun süredir izlediği ve güvenini kazanan Nadir'e emanet etmek istiyordu. Hem babasının anıları silinip gitmeyecek hemde bir öksüz helalinden ekmek yiyecekti.

Öz babasından görmediği sevgiyi ve hayal bile edemediği aile sıcaklığını tadan Nadir canını dişine takıp ustasının eli ayağı olmuştu. Dükkanda çalıştığı yetmezmiş gibi minnetini göstermek için market, pazar alışverişini yapıyor, kışlık odununu kömürünü istifliyor, badana boya işlerini dahi kimseye bırakmıyordu. Günler Nadir ve Adnan Bey için huzurla geçerken Diyanet'e bağlı bir Kur'an kursunda hafızlık eğitimi alan Ravza'nın bir kaç günlüğüne evine dönmesi ile yeni bir his çalmıştı genç delikanlının kapısını.

Ustasının eşi Fatma Hanım'ın istediklerini alan Nadir, çaldığı kapıyı açan kişiye bakmadan, "Mutfağa mı bırakayım Fatma Teyze?" diye sordu. Kulağına dolan naif ses ile hızla başını yerden kaldırdığın da ise eli ayağına dolaştı. Heyecandan gevşeyen parmaklarından kurtulan poşetler yere düşerken, kızın mavi gözleri bir kaç saniyeliğine şaşkın karaları buldu. Hemen sonrasında ise "Ben annemi çağırayım." diyerek gözden kayboldu. Aralık duran kapının önünde öylece dikilen Nadir, duyduğu adım sesleri ile kendine gelip yere düşen poşetleri yeniden ellerine almıştı.

Fatma Teyze'si önde Nadir arkada mutfağa taşınan poşetler tezgahın üstünde kendine yer bulurken kısaca vedalaşıp evden çıkan Nadir yıllar sonra ilk defa kan kokusuna mahkum olan ruhunun nefes aldığını, derin derin soluduğunu hissetti. Üç yıldır Adnan Bey'in eli ayağı olan genç yüzündeki mahçup ifade ile dükkana geri dönerken anne ve babasından sık sık duyduğu Nadir'i ilk kez gören Ravza'nın kalbinde küçük bir meltem esmişti. Aşk veya beğeni denemezdi bu melteme, talihsiz gencin hayat hikayesini bildiğinden merhamet ve hüzün birbirine karışıp kızın kalbinde rüzgarlar estirmişti.

AMİRİN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin