26. BÖLÜM

4.1K 580 439
                                    

Selamün Aleyküm yol arkadaşlarım! Nasılsınız, umarım hepiniz iyisinizdir. Amirin Kızı'nın daha çok kişiye ulaşması için arkadaşlarınızı etiketlemeyi unutmayın ❤️

YENİ BÖLÜM İÇİN SINIR : 1000 YORUM 200 OY...

Keyifli okumalar...

🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓🚓

İki gün dedikleri dile kolay gelse de karanlık ve soğuk bir odada yalnızlıkla boğuşan Su için saatleri saymak çok zordu. Üşüyordu, hele de parmak uçları... Babasının yokluğu bir kez daha masum kalbini sızlattı. Süleyman Takalar'ın avucunda narin bir kelebek gibi saklayıp öpücükleriyle ısıttığı elleri çaresizlikle titriyordu. Burnunu çekip, kalbinden gözlerine yürüyen sızıya bir kaç damla yaşı sus payı verdi ama susmadı küçük yüreği. Babasını ve annesini özlemişti. En çokta abisi Azrail'i...

Kulağına dolan adım sesleri giderek yaklaşırken soğuk betonun üzerinde iki büklüm oturup ısıtmaya çalıştığı bedenini sırtı duvara değene kadar geriletti. Üzerindeki kire batmış okul üniformasının ince kumaşının bir zırha dönüşüp kendisini korumasını diledi. Dileğini kendinden başka duyan yoktu. Sesini duyan, duysa bile vicdanı hala nefes alan kimse yok muydu etrafında? Tutulduğu bodrum katında ki odanın kapısı ağır ağır açılırken gözlerinde ki kara cesareti bir perde gibi çekti bakışlarına. Hayalet bir yazarın kaleme aldığı Ayazın Çiçeği isimli kitapta okuduğu satırlar misafir oldu aklına. "Korkma çocuk! Sakın korkma. Öldüğünde değil korktuğun da kazanır karanlık. Sakın korkma..."

Dört cümle yorgun bedenine ve pes etmek üzere olan umuduna nefes olurken sırtını yaslandığı duvara tutunarak ayağa kalktı. Dağılmış saçlarını geriye atıp yüzünü açığa çıkardı. Bakışlarına yerleşen cesarete minnetle gülümseyip gözlerini odaya ilk adımını atan adama dikti. Boynunda ki beyaz ve kalın sargının hesabını sormak için küçük bir çocuğun karşısına dikilmişti Vezir. Kuduz bir köpek gibi iğrenç ruhunun hastalıklı köpüklerini saçarak konuşmaya başladığında ise ilk kez babasının kızı olmayı istemedi Su. "Beni özledin mi Amirin Kızı?"

Kızın sessiz kalmasından sadistçe bir haz duyan Vezir duvarla adeta bir bütün olmuş çocuğun üzerine yürüdü. En az ruhu kadar karanlık gölgesi artık Su'yun masum bedenini örtüyordu. "Cevabını duyamadım Amirin Kızı!" dedi dizlerini kırıp eğilerek yüzünü küçük kızın yüzüne hizaladı. Görünürde temiz olsa da karanlığın kirine bulanan elleri hala sessizliğini koruyan çocuğun saçlarına uzandı. Parmakları haksız bir intikamın kiralık katiliydi, sertçe kavradığı saç tellerini acımasızca çekip Su'yun acı içinde çığlık atmasına neden oldu.

Saçlarında ki elin nefretiyle başı geriye düşen Su alt dudağını dişlerinin arasına kıstırıp çığlığına dur dedi. Azrail abisi görse, "Kız gibi ağlama vallaha bir daha kahveye almazlar seni!" derdi acısını yok etmek ve dudaklarında bir tebessüm olabilmek için. İzinsiz yanaklarına yürüyen yaşları elleriyle kurulayıp, Vezir'e ayna tutan bir gülümsemeyle kıvrıldı dudakları. Gülümsemesi silindiği an ise nefretini kusan tükürüğü Vezir'in yüzünü buldu. "Cevabını aldın mı?" dedi eğlenen bir tavırla.

Kızgın bir boğa gibi burnundan soluyan Vezir çocuğun saçlarında ki parmaklarını çözüp yüzündeki tükürüğü elinin tersiyle sildi. Arkasını dönüp bir kaç adımda az evvel girdiği kapıya ilerledi. Kendiyle savaştığı çok belliydi. Süleyman Takalar'ı dize getirmek için Su'ya canlı ihtiyacı vardı ve bu mecburiyet içindeki canavarı delirtiyordu. Kapıdan çıkmak üzereyken göz göze geldiği adamının hızla silinen gülümsemesiyle duraksadı adımları. İkidir adamlarının önünde bacak kadar bir velet tarafından geri püskürtülüyordu. Sağ elinin başparmağı sakalları ve alt dudağının birleştiği çizgide gezinirken Amirin Kızı'nı bedenen değil ruhen öldürmeyi düşündü. Biraz önce kendine gülen adamının ensesinden tutarak geri döndü. Korkak ve hazırlıksız adımlarla kendisini takip eden adamı küçük kızın tam karşısına getirip, "Diz çök!" diye bağırdı. Boş odanın duvarları sesindeki öfkeyi daha da harlayıp yankılandı.

AMİRİN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin