BÖLÜM ŞARKIMIZ: GÜRKAN UYGUN- BU ŞEHİR GİRDAP GÜLÜM🦋🦋🦋
Yıllar acımasızdı. Zaman aklımızda kalan hatıraları görünmez bir silgiyle silerken öyle acımazsızdı ki bunu bize fark ettirmeden yapıyordu. Hezan ÖZATLI babasına ait hatıraların ne ara bu kadar uzakta kaldığını hatırlamıyordu bile. Ondan geriye kalan deri kayışı yıpranmış kol saatine bakarken aklından geçenler bunlardan ibaretti. Fotoğraflar olmasa belki de babasının yüzünü unutacaktı ! Ne büyük bir ayıptı bu! Oysa hayatının on dokuz yılının her gününü o yüze bakarak geçirmişti. Her erkek evladının yapacağı gibi o da babasını kendine rol modeli alırdı. Bardağı tutuşundan tesbihini çekişine varana kadar o babası olmak için çabalardı. Gazi Özatlı bu toprakların görüp görebileceği en merhametli en adaletli adamdı. Ani ölümü en az annesini sarstığı kadar Hezan'ı da sarsmıştı. Daha kırk dördüne yeni basmış babası geçirdiği kalp krizi yüzünden atının üzerinden göğsünü tutarak yere yığılmıştı. Kocaman bir dağ olarak gördüğü babası ölümün kanlı okundan elbette kaçamamıştı. Hezan ne çok istedi babasıyla konuşmayı son bir kez dahi olsa onun arzularını duymayı. Kalın sesiyle oğlum diye ona seslenmesi için o gün kendi canını bile teslim ederdi Hezan. Unuttuğu bişey vardı nihayetinde...Kaderi yazan kalemler onu bir yalnızlığa mahkum etmeye yeminliydi. Omuzlarına kocaman bir ailenin yükünün yanısıra bir de aşiretin ağası olma sorumluluğu kalmıştı. O gün bugündür asla durmamıştı. Sakalları yüzünü henüz sarmışken genç adam bir kez olsun şikayet etmemiş toyluğunun sorumluluklarına engel olmasına asla izin vermemişti. Okulu yarım kalmıştı, hayalleri yarım kalmıştı en önemlisi gençliği yarım kalmıştı fakat o bunları umursamıyordu. Annesinin yüzünde gördüğü gurur bedel ödediği herşeyin ödülüydü.
"Ağabey !"
Telaşla ona seslenen kardeşine bakıp derin düşüncelerini kenara bıraktı. Kanı deli taylar gibi akan kardeşi telaşla ona doğru geliyordu.
"Konuşmamız lazım."
Kaygısızlığı ile bilinen kardeşi Timur'a karşısındaki sediri işaret etti.
"Ne oluyor ? Gel otur karşıma ne diyeceksen öyle de."
Timur sanki kalçalarını rahat koyun yünüyle doldurulmuş yastık yerine dikenlerle kaplı bir zemine bırakmış gibi yüzünü buruşturarak oturdu. Timur'un tedirgin hali Hezan'ın da canını sıkmaya yetmişti. Bişeyler oluyordu ve bunu bilememek genç adamı ister istemez tedirgin ediyordu.
"Neyin var senin ?" Gür kaşları çatıldı istemsizce.
"Acil Londra'ya gitmem lazım. Üniversite için kayıtlar erkene alınmış. Böyle bir şans bulmuşken kaybetmek istemiyorum." Timur bu sene üniversite sınavına girmişti ve aldığı yüksek puana güvenerek Londra'da okuma kararı almıştı. Hezan tıpkı babasının yapacağı gibi kardeşinin arkasında durmuş bu kararına saygı duymuştu. Hatta İngiltere biletlerini ağustos sonuna almıştı. Kardeşiyle beraber oraya gidecek tıpkı babasının ona yaptığı gibi onu kendi elleriyle kaydettirecekti.
"Bu mu sıkıntın tamam gidelim hafta sonuna kalmadan kayıdını yaptırır döneriz."
"İyi de yarından sonra aşiret toplanacak hem benimle hem de orada olamazsın."
Hezan umursamazca elini salladı.
"Senden ileri olmadığını biliyorsun oğlum. Hem bir seferde ben olmadan idare edebilirler. Olağan dışı bişey olmadığına göre orda olmama da gerek yok. Seninle gelicem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Uyanışı 🦋
RomanceDüğümlü bir ipi tutmak gibiydi hayatına sahip çıkmak. Sürekli elleri acıyordu...çabaladıkça tutunmaya çalıştıkça aynı yerde eli aynı düğüme takılıyordu kadının. Parmakları arasında canını yakan düğümü bıraktı kadın belki de böylesi daha kolaydı, oys...