Kelebeğin ufacık yüreği korkuyla çarpıyordu. Bedeni sıtmaya tutulmuş gibi oturduğu arabanın koltuğunda titrerken kucağında tuttuğu oğlunun avaz avaz ağlamasına ne yüreği dayanıyordu ne de bedeni. Ufak çocuğu sakinleştirmek için kucağında sallarken Deniz acı çığlıklarına bir an olsun ara vermiyordu. Hezan her an oğluna katılıp ağlayacak gibi duran kadına baktı bir gözlerini yoldan çekip.
"Korkma bak az kaldı şimdi anlarız neyi var."
Baral otomatik olarak başını sallarken eli oğlunun çıplak alnına değdi. Ateş gibi yanan tenden refleksle elini çekti ve tekrar dudaklarıyla kontrol etti.
"Hezan ateşi de var."
Kıyameti fısıldar gibi sarf ettiği sözlerle adamın vites topuzundaki eli çocuğun alnına gitti. Ayrıntıyı fark etse de kadını daha fazla korkutmamak için geçiştirdi.
"Sana öyle geliyor telaşlısın ya şimdi."
Baral başını hiddetle iki yana salladı.
"Hayır Hezan biliyorum ateşi var."
İki gündür yemekti evdi misafirdi derken oğluna gerekli özeni göstermemişti. O nasıl anneydi ki oğlu ateşler içinde yanıp kavrulurken avaz avaz bağırırken derdine çare olamamış sorumsuzca ateşini bile yeni fark etmişti.
"Tamam geldik zaten şimdi bakarlar neyi var neyi yok."
Hezan ağanın cümlelerini tamamlamasıyla hastanenin parkına girmesi aynı zamanda olmuştu. Adam arabayı gelişi güzel park edip hızla dışarı çıktığında Baral çoktan Deniz'i kucağına basmış acilin içine doğru koşuyordu.
"Yardım edin oğlum ateşler içinde yanıyor !"
Bankonun ardındaki hemşire telaşla haykıran kadının yanına varıp kucağındaki ağlayan çocuğu aldı.
"Nesi var ?"
Hemşirenin sorduğu soruya hızla cevap verdi Baral.
"Akşamdan beri ağlıyordu susturamadım. Ateşi de var."
Hemşire başını sallayıp nöbetçi doktorun dek telefonuna çağrı bırakırken muayene odasına sokmuştu küçük Deniz'i. Baral arkalarından girmeye çalışsa da hemşire onu olumsuz yönde yanıtlayıp otomatik kapıyı kapatmıştı. Kucağından yavrusu alınıp öylece kalakalan kadın arkasında onu bekleyen adama döndü. Hezan bişeyler söyleyip onu yatıştırması gerektiğini bilse de ne diyeceğini bilemiyordu.
"Hepsi benim suçum hepsi benim suçum." Ellerini kıvırcık buklelerinin arasına sokup sinirle çekiştirdi.
"Saçmalama Baral seninle ne alakası var ? Çocuk bu hastalanacak düşecek yara alacak. Böyle böyle büyüyecek."
Adamın sözleri onun sinirlerini daha çok gererken Baral ona sen ciddi misin dercesine baktı.
"Benimle ne alakası mı var ?" Titreyen parmağıyla kendini işaret etti.
"Benimle çok alakası var Hezan ağa. Ordan oraya sürüklendiği yetmiyor gibi ben iki gündür oğlumla toplasan iki saat yan yana gelmemişimdir. Niye ? Çünkü ailen benden gelinlik bekliyor!Çünkü ben başkalarını mutlu edeceğim derken oğlumun hastalandığını bile o ateşler içinde yanarken fark ettim!"
Hezan sakin kalmak adına derin bir soluk aldı.
"Bakma bana öyle gözlerini dikip."
Kadın kendisinin gözlerine bakan kara harelerden kaçıp muayene odasının çizgili camından içeri baktı. Ne zaman geldiğini dahi görmediği doktor oğlunu muayene ediyordu. Titreyen ellerini cama yaslayıp korkuyla fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Uyanışı 🦋
RomanceDüğümlü bir ipi tutmak gibiydi hayatına sahip çıkmak. Sürekli elleri acıyordu...çabaladıkça tutunmaya çalıştıkça aynı yerde eli aynı düğüme takılıyordu kadının. Parmakları arasında canını yakan düğümü bıraktı kadın belki de böylesi daha kolaydı, oys...