Yaptıklarıyla söyledikleri ilk kez çelişiyordu adamın. Ettiği yemini bozmuş sayılıyor muydu düşmanım dediği ailenin kızlarını kurtardığında ? O gecenin ıssız karanlığında yardım için medet dilenen kıza el uzattığında bunu düşünmeye fırsatı olmamıştı. Düşünseydim gene de onu kurtarır mıydım diye kendini sorguluyor ve yanıtı yaptığı eylemle hep uyuşuyordu. Zelal'i o halinden gene olsa gene kurtaracağını biliyordu. Hezan ağayı ardında bırakıp arabasına bindiğinde soluğunu boşluğa sertçe saldı. Ceketinin iç gözündeki telefonunu çıkarıp adamının ona yolladığı mesajın üzerine tıkladı. Yapmaması gereken şeyleri yaptığının farkındaydı adam fakat gene de yapmaktan bir adım geri durmuyordu. Ona yollanan numaranın üstüne tıkladı bu sefer. Telefonu kulağına götürüp beklemeye başladı. Araması reddedilince pes etmek yerine tekrar aradı. Nitekim bu sefer kızın kırılgan sesi kulağına ulaşmıştı."Efendim."
"Benim Rafet."
Telefonun karşısındaki kız derin soluklar alıp verirken Rafet Zelal'in ona cevap veremeyeceğini anlamıştı.
"İyi misin ? Ben...ben nasılsın diye merak ettim."
Hakkı var mıydı kızın nasıl olduğunu merak etmeye ? Ailesine hayatı zindan etmeye yemin etmişken onun nasıl olduğunu umursar mıydı sanki ?
"İyiyim." Diye yanıtladı Zelal onu. Telefonu bir an önce kapatmak ister gibiydi. Ailesinden birisi tesadüf eseri Rafet'le konuştuğunu duysa bu kızın sonu olurdu. Can düşmanlarının nasıl olduğunu merak edip aradığını söylese ona kim inanırdı ki ?
"Zelal." Kızın adını bir dua gibi fısıldadı.
"Efendim."
"Dersaneye gitmiyormuşsun. Korkuyor musun o şerefsizden halen daha ?"
Ağabeylerinin fellik fellik Azat'ı arayıp bulamadığını biliyordu Zelal. Geçen gece Pınar yanına geldiğinde bahsetmişti. Doğal olarak o adamın bir yerlerde elini kolunu sallayarak gezdiğini bilirken değil dışarı çıkmak odasından adımını avluya atmak istemiyordu. Rafet cevap alamayacağını anlamış olsa gerek devam etti konuşmaya.
"Korkma. Sana bişey yapamaz artık."
Aralarında kısa süreli bir sessizlik olurken genç kız esefle sordu.
"Neden yapıyorsun bunu ? Neden koruyorsun beni ? Nasıl olduğumla niye böylesine ilgilisin ki ? Sen değil misin sanki bize ölüm yeminleri eden ? Sırf canımızı yakmak için ablama bile göz diken ?"
Doğru söze ne denir ki... sekiz yıl önce bir hayat kaybetmişti Rafet Temizkan. Bir kardeş, bir arkadaş, bir can kaybetmişti. Gülcan'ın bedenini ahırda asılı halde bizzat kendi bulmuştu. O gün yemin etmişti Allah'a, andım olsun bunu yapandan hesabını soracağım köklerini kazıyacağım onların Mardin'de Özatlı ailesini barındırmayacağım demişti. Fakat bir hafta önce bu andı Zelal'i kurtararak bozmuştu. Gözlerinin önünde Gülcan'ın çaresiz hali canlanmıştı sanki. Bir can daha telef olmasın istemişti. Kendi kardeşine yetişememişti ama Zelal'i kurtarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Uyanışı 🦋
RomanceDüğümlü bir ipi tutmak gibiydi hayatına sahip çıkmak. Sürekli elleri acıyordu...çabaladıkça tutunmaya çalıştıkça aynı yerde eli aynı düğüme takılıyordu kadının. Parmakları arasında canını yakan düğümü bıraktı kadın belki de böylesi daha kolaydı, oys...