Sona yaklaştığını bilir miydi insan. Genç kız biliyordu. Kendi elleriyle kendi sonunu yazmıştı. İçinde bulunduğu odanın duvarları üstüne üstüne geliyordu. İlk defa kendine ait bu alanda bunalıyordu. Ayağa kalkıp bir hışımla pencereyi açtı. Dışardan gelen hafif esinti perdeleri yellendirirken genç kız gözlerini kapatıp derin bir soluk çekti içine. Yüzünü yıkayan yel bile onu rahatlatmıyordu. İçinde yanan ateşi harlamaktan ilerisine gitmiyordu bu hafif esinti. Geriye doğru bir adım attı. Gözlerine çalışma masasının üzerindeki test kitapları konu anlatımları takıldı. Kalemi en son bıraktığı gibi ağzı açık kitabın üzerinde duruyordu. Canı sıkıldıkça üzerine delikler açtığı yarım silgisi masanın bir köşesindeydi. Onları öylece yarım görmek kalbinde tarifsiz bir acı bıraktı. Genç kız biliyordu ki Rafet'e evet dediği gün yaşanacak mutlu yarınlarla hayalleri de yok olmuştu. Umduğu ne varsa hiç birini bulamamıştı.
"Zelal !"
Sıkı sıkı kapattığı kapının ardından ablasının sesini duymasıyla kapıya varıp sakince açtı.
"Buyur abla."
Pınar'ın yüzü solgundu. Tıpkı herkes gibi ağladığını belli eden kırmızı gözleri kızkardeşinin bedeninde gezindi.
"Az geleyim konuşalım mı ?"
Kenara çekildi ve ona içeri girmesi için müsade etti.
"Gel."
Pınar ağır adımlarla içeri girerken Zelal masasına bakmamaya özen gösterip yatağına otururken Pınar sandalyeyi çekip karşısına oturmuştu. Genç kızın ellerini avuçları arasına aldı. Ona narin bir çiçeğe bakar gibi bakıyordu. Sanki her an dalından düşebilecek bir goncaydı o.
"Ne ettin bacım sen ?"
Zelal suç işleyen kız çocuğunun mahzun ifadesini yaşıyordu yüzünde. Diyecek tek kelimesi olmadığından omuzlarını silkti.
"Bir yolunu bulurduk be Zelal'im mecbur değildin o adama. Niye kendi başına göre iş ettin ?"
"Yolu yoktu ablam sende biliyorsun. Gülcan'a karşılık bizden birini kurban almadan durmayacak abla."
"O kurban sen mi olacaktın Zelal ? Biz böyle mi görecektik senin gelin olduğunu ?"
Sitem edilecek en son insana sitem ediyordu Pınar. Olanlar göz önünde olduğu gibi dururken Zelal bile isteye mi kendini yakmıştı sanki.
"Kim olsaydı abla ? Deniz'i mi verseydik ya da yengemi vursalardı gene hatta onlara bile gerek kalmadan ya Atilla ağabeyimi ya da Hezan ağabeyimi öldürsünler. Madem Rafet ağa illa birini istiyor buyursun alsın beni. Bu davayı da kapatsın artık."
"Ah Zelal'im ateşlere yürüyorsun. Yaşarken ölüme kucak açıyorsun be bacım."
"Nasip be ablam. Nasip buymuş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Uyanışı 🦋
RomanceDüğümlü bir ipi tutmak gibiydi hayatına sahip çıkmak. Sürekli elleri acıyordu...çabaladıkça tutunmaya çalıştıkça aynı yerde eli aynı düğüme takılıyordu kadının. Parmakları arasında canını yakan düğümü bıraktı kadın belki de böylesi daha kolaydı, oys...