Acıyla nasıl başa çıkardı kanadı kırılan kuşlar ? Ya gökyüzü hep sinirlenince mi gürlerdi ? Göklerde yaşanan gazabı yer yüzüne indirmek için mi çağlardı bulutlar ? Kadın bilemedi. Sıcacık yatağında her şeyden habersizdi keza. Ailem dediği insanların acısından bir haber gelin olduğu yatakta huzursuz bir uykunun kollarındaydı. Zihni ona bir oyun oynuyordu. Buraya ilk geldiği günü görüyordu. Gene bir yas çökmüştü bu damın altına. Baral sis bulutunun içinde yürüdü. Ayakları çıplaktı. Yağan kar kalkmıştı fakat bastığı beton zemin buz gibiydi. Soğuk ayaklarından bedenine doğru yükseliyordu. Üzerindeki beyaz bol elbise eteklerinden havalanıp sallanıyordu. Başını korkuyla sağa sola çevirip sesin geldiği yöne doğru koştu. Gittiği yeri bilmiyordu fakat kalbi onu götürdüğü yeri gayet iyi biliyordu. Kulaklarına çalınan ses oğluna aitti. Avaz avaz bağırıyor ağlıyordu oğlu. Onu bulmalıydı. Daha fazla ağlamaması için elinden ne geliyorsa yapmalıydı. Önüne düşen merdivenleri ikişer üçer indi.
"Deniz !"
Oğlunun adını boşluğa doğru avluda haykırdı. Evladının sesi kesilmiyor daha beter bir halde ağlıyordu.
"Deniz! Nerdesin!"
Tekrar bağırdı fakat ne bir cevap alabiliyordu ne de sisin içinden çıkıp oğlunu bulabiliyordu. Gözleri evin büyük kapısına döndü. Avlunun işlemeli tahta kapısı gıcırdayarak açılırken kadın Timur'un kucağındaki oğlunu gördü. Bir korku sardı bedenini. Zangır zangır titriyordu korkudan. Oğlu ona doğru atılıyor ellerini uzatıp ağlamaya devam ediyordu.
"Timur onu bana ver !"
Timur onu duymuyordu. Baral onlara koşup oğlunu güvenli kollarına almak istiyordu fakat ayakları beton zemine kaynak edilmişti sanki. Hareket edemiyor olduğu yerde kalakalmıştı. Timur avlunun kapısından sokağa doğru bir adım attığında Baral acıyla haykırdı.
"Timur nereye götürüyorsun oğlumu !"
Timur'un gözleri onun gözleriyle buluşurken adam ona alayla bakmıştı.
"Deniz'i bana ver nolur ! Götürme !"
Timur Deniz'in çığlıklarına ve Baral'ın haykırışlarına aldırış etmeden gözden sisin içinde kaybolurken Baral dizleri üstüne düştü.
"DENİİİİZ!"
Kan ter içinde kalktı yattığı yerden. Göğsü hızla inip kalkarken şakakları ter içinde kalmıştı. Hızla çevresine bakındı. Oğlu yatırdığı yerde beşiğinde yoktu. Hızla yorganı üzerinden atıp dışarı çıktı. Refleksle avluya bakarken kapalı kapı içini rahatlatmıştı. Avludaki karı süpüren kızlardan birini görmesiyle hızla balkonun ucuna geldi.
"Deniz nerde?"
Kız soğuktan büzülmüş yüzünü kaldırıp yanıtladı onu.
"Ağamın çalışma odasındalar hanımım."
Baral Hezan'ın adının geçmesiyle tuttuğu soluğunu saldı. Adımları hızla yukarı kata çıkarken çalışma odasının kapısını vurmadan içeri girdi. Hezan'ın kucağındaki oğlunu kavradığı gibi bağrına bastı yüzüne sayısız öpücükler koydu.
"Aklım çıktı. Bir daha Deniz'i bana söylemeden alıp gitme odadan."
Hezan kadının gereksiz telaşına manasız gözlerle bakıyordu.
"Ne bu kaygın ? Ne olacak evin içinde ?"
Baral oğlunun saçlarını sevip öperken yanıtladı onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Uyanışı 🦋
RomanceDüğümlü bir ipi tutmak gibiydi hayatına sahip çıkmak. Sürekli elleri acıyordu...çabaladıkça tutunmaya çalıştıkça aynı yerde eli aynı düğüme takılıyordu kadının. Parmakları arasında canını yakan düğümü bıraktı kadın belki de böylesi daha kolaydı, oys...