9. BÖLÜM: Geçmişin Paslı Bıçağı 🦋

1.4K 174 120
                                    



Bembeyaz bir sayfa açılmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Bembeyaz bir sayfa açılmıştı. Bir ölümle kaderinin ilk sınavını vermiş yeni başlangıç için bembeyaz bir sayfa açılmıştı. Şimdi o sayfanın satırlarına kara mürekkep değil kızıl kan yazıyordu acısını. Gözlerinin önünde onlar için bir can yok oluyordu. Aynı rahime tutunmuş iki ayrı can nasıl olurda bu kadar farklı olurdu ? Timur onları kaderlerine terk ederken Hezan onlar için can veriyordu. Bedeni öyle bir transa girmişti ki çevresinde kopan çığlıklardan uzaktı. Sıkılan kurşunların vızırtısı boşlukta yankı yapıyordu. Hezan'ın daha biraz önce kızgınlıkla çatılan kaşları düz bir görüntüye bürünmüştü. Sanki vücudu beklenen bir huzura kavuşmuş gibiydi. Yoksa ? O da mı ölecekti ? Baral herhangi bir kimsenin dahi ölümüne dayanamazdı. Birinin daha ölümüne şahit olamazdı !Bu sefer olmazdı ! Kucağında ağlayan oğlunu sinesinden bir an olsun ayırmadan sürünerek kanlar içinde kalmış adamın yanına yaklaştı.

"Hezan..."

Kurşun sesleri susmuştu fakat Hezan gözlerini açmıyordu. Titreyen elini Hezan'ın boynuna götürdü. Şah damarının cılız ritmi parmaklarına çarptığında burukça gülümsedi. Ölmemişti ! Ne yapacağını bilemez halde etrafına bakınırken Pınar'ın onlara doğru koştuğunu gördü. Genç kızın hali öyle perişandı ki Baral ona birkaç saniyeden uzun bakamadı.

"Hezan ağabey ! Ağabeyim !"

Pınar onların yanına çöküp ağabeyinin başını dizlerine aldı.

"Ne oldu sana ağabeyim ! Aç gözlerini kurban olduğum ne olur aç !"

"Pınar sarsma."

Görümcesi onu duymuyordu bile. Yaşadığı acıyla sanki dünyadan soyutlanmıştı. Hezan'ın başını bağrına basmış hem ağlıyor hem sallanıyordu.
Baral oğlunu tek koluna alıp Pınar'ı kolundan tuttu.

"Sarsma onu ! Kan kaybediyor ! Dur artık !"

Pınar onunla göz göze geldiğinde hıçkırıkları arasında sadece ikisinin duyabileceği bir ses tonuyla fısıldadı.

"Ağabeyim ölecek mi ?"

"Bunu bilemeyiz Pınar ama yapma çekil kenara tut Denis'i."

Pınar hiç gönüllü olmasa da kendine uzatılan yeğenini kucağına aldı. Baral sıfır kollu atletinin üzerine giydiği gömleği çıkarıp kanın çıktığı yerlere bastırdı. Kani elindeki silahla onlara doğru gelirken gördükleriyle ;

"Ağam..." diye fısıldadı. Baral Kani'nin halini gördükten  sonra daha net anlamıştı ki şu an soğuk kanlı kalması gerekti zira kendisinden başka kimse soğuk kanlı davranacak konumda değildi.

"Hastaneye gitmesi  lazım! Yardım et arabaya taşıyalım!"

Kani ve arkasından gelen adam Hezan'ı yüklenip arabanın arka koltuğuna bindirdiler. Baral gömleğini biran olsun bastığı vücuttan çekmeden araca bindi. Hezan'ın sıcak başı kucağındaki yerini alırken umudu ona bişey olmaması yönündeydi. Bulundukları arabanın kapıları sert bir şekilde kapanırken Pınar ve oğlu arkasında kalmıştı. İkisininde gözü yaşlıydı. Pınar olanların farkında ağabeyine ağlarken oğlu çevresinde yaşanılan olayları kavrayamayacak kadar küçüktü. Nerden bilebilirdi ki kucağında ölü misali yatan adam hayatını onun için hiçe saydı...

Kelebeğin Uyanışı 🦋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin