6. BÖLÜM: Alınyazıma Savaş🦋

1.4K 183 33
                                    


İçi bin parçaydı! Yüreğinin üstüne yara bandı diye yapıştırdığı bu hayattaki tek dayanağı elinden alınmıştı! Oğlu kucağından koparılmıştı ! Onu tutan polis memurları Hezan havalananını terk ettikten sonra kollarını bırakmışlardı. Son bir dermanla koştu çıkışa doğru.

"Deniiiis!!!"

Sensörlü kapılardan koşarak dışarı çıktı fakat oğlu yoktu. Sağına soluna bakındı sanki oğlunu bulacak gibi. İnsanlar ona deliye bakar gibi bakıyordu. Bazısı onun bu haline mana veremiyor bazısı acıyan nazarlarını ondan esirgemiyordu. Ne yapacağını bilemez halde bir sağa bir sola dönüyordu. Yolun ortasında durduğu için arabalar ona korna basıyor şoförler camdan dışarı başlarını çıkarıp çekilmesini haykırıyorlardı. O ne yapacağını bilemez halde kalakalırken kolundan tutulup yolun kenarına çekilmişti. Onu çeken bedene şiddetle çarparken yaşlarla kaplı yeşil gözleri yukarı kalktı.

"Sen..."

"Derdin ölmekse daha garanti bir yol seç Özatlıların gelini."

Baral öyle bir can pazarının içindeydiki ne yapacağını şaşırmış vaziyetteydi. Kollarından tutmuş onu yolun kenarına çeken Rafet'in başkası değildi. Hezan onun feryadını umursamamıştı fakat Rafet onun aksine olanları izlediği köşede daha fazla sessiz kalamamıştı. Baral'ın deli olmuş halleri onun taş tutmuş kalbinde bile çatlaklar oluşturmuştu. Yolu tıkadığı için çevresindeki adamların bazıları ona küfür bile ederken o hiç kimseyi umursamıyordu.

"Bırak beni !"

Hırsını karşısındaki adamdan çıkarmak şu an için cazip geliyordu ona. Rafet onun debelenmesine aldırış etmeden avuçları içindeki kolları daha sıkı tuttu.

"Sakin ol. Ne oldu anlat hele." Sanki Baral havaalanına girdiğinden beri onları izleyen Rafet değildi. Şu an belinde tuttuğu silahı sanki Deniz'e doğrulmuş ateş etmek üzereyken içeri giren polis memurları yüzünden geri yerine koyan o değildi.

"Gelin ağam !" Hezan gittikten sonra emrini yerine getirmek için Kani Baral'ı götürecekti fakat önce polisler yüzünden sonrada karışan trafik yüzünden Baral'ı kaybetmişti. Keskin gözleri etrafı tararken onu en olmaması gereken yerde Rafet'in kollarının arasında buldu. Baral Rafet'ten kurtulmak için çırpınsa da Rafet onu bırakacak gibi durmuyordu. Peşindeki iki adamla onların yanına varıp sinirle Baral'a seslendi. Aslında onun niyeti Baral'a seslenmekten çok Rafet'e göz dağı vermekti. Rafet boş bulunup ona dönerken Kani Baral'ı onun elinden kurtarıp gerisine aldı.

"Bir daha gelin ağama yaklaşma Rafet ağa! Yoksa benimle değil ağamla muhatap olursun!"

Rafet karşısında duran adamı sanki yeni görmüş gibi inceledi. O gözlerin ardındaki alay benim diyecek değme yiğitleri bile yere serebilirdi. Hezan'ın sağ koluna yıllardır emektarlığını yapan adama Kani'ye sanki bir ucubeymiş gibi bakıyordu o gözleri.

"Sen git sahibin gelsin Kani."

Kani ona binlerce söz söyleyebilirdi hatta tıpkı Rafet'in yaptığı gibi onu yerle bir edebilirdi fakat aldığı emir burada Rafet'le ağız dalaşına girmesi değil arkasında adeta bir serçe gibi titreyen kadını bağ evine götürmesiydi. Umursamadı o yüzden. Arkasını döndü ve Baral'a yol kenarındaki arabayı işaret etti.

"Gidelim gelin ağam."

"Oğlum nerde ? Nereye götürdünüz onu! Hiç bir yere gitmiyorum ! Bana Denis'i getir !"

Derin ormanlar misali gözlerde şimdi ateşler yanıyordu. Çakmak çakmak olmuş ona ait olanı vermesi için göz dağı veriyordu herkese.

Kelebeğin Uyanışı 🦋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin