Omuzlarındaki yükler kaf dağının zirvesindeki karlar kadar soğuk ve ağırdı. Allah dağına göre kar verir diye düşünen annesinin sözleri aklının bir köşesinde ucu sivri bir testere gibi dururken istemsizce soruyordu kendi kendine. Ben mi çok güçlüyüm ? Yoksa sen mi beni aynı yerden imtihan ettin de geçemedim ? Onun gücü ailesinden birliğinden gelirken şimdi gücünü aldığı kolu, desteği kesmeye kalkıyorlardı. Aklına daha birkaç hafta önce ona sıkı sıkı sarılıp;'Sen benim babamsın.' diyen kızkardeşi gelirken ne yapacağını bilemedi. Kör değildi elbet. Berat'ın Pınar'a Pınar'ın Berat'a olan sevdasını görmemek ne mümkündü. Gerçi kör bile olsa görürdü ya onları... Sadece sessiz kalmıştı genç adam kardeşinin yüreğinde filizlenen sevdaya sessiz kalmıştı. Keşke demenin bir çaresi var mıydı bilmiyordu ama keşke sessiz kalmasaydım derken buldu kendini. Ne olacaktı şimdi ? Kendisinin Atilla'nın ateş gibi öfkesinin bedelini Pınar mı ödeyecekti ? Timur yanan odunu eline almış ateşi tüm aileyi sarmıştı. Karşısında çaresizce bekleyen adama kardeşine baktı. Kalbi onu suçlamaya izin vermese de gözleri ben sana yapma demiştim diyordu. Uyarmasına rağmen burnunun dikine giden Atilla'ya kendisi de uymuştu. Rafet'in beklediği uğraştığı şeyi kendi elleriyle ona vermişlerdi. Rafet Gülcan'a karşılık onlardan bacısını alacaktı. Tıpkı bir zamanlar Timur'un Gülcan'ı aldığı gibi.
"Dayımı çağır Atilla."
Kardeşinin bişey demesine izin vermeden kapıyı suratına çarptı. Gözüne makyaj masasının üzerindeki süsler ve eşyalar denk gelirken sinirle bir kol darbesi indirdi üzerlerine. Eşyalar gürültüyle yere saçılırken makyaj masasının aynasından kendiyle yüz yüze geldi. Çaresizliği kendisine öyle acı veriyordu aynada gördüğü adamdan utandı. Elini bu sefer kaldırıp aynada tam kendi suratının geldiği yere indirdi. İnce cam aldığı darbeyle binbir parçaya ayrılırken kesik parçalardan kimisi eline girerken kimisi odanın içine saçılmıştı. Uğursuz bir kızıllığa sahip kan parmak diplerinden uçlarına ince bir yol çiziyordu. Azgın bir boğa gibi adeta burnundan dumanlar çıkarıyordu.
Genç kadın banyoda işlerini halledip saçlarını topladığı ve oğlunu kucağına aldığı anda eş zamanlı duyulan gürültüyle sıçrayıp kapıya döndü. Bişeylerin düşme sesine eşlik eden cam sesiyle hızla banyodan çıktı ve Hezan'la karşı karşıya geldi. Genç adamın beyaz gömleğinin kol manşeti kana bulanırken Baral darmaduman odaya sonra halıya biriken kana baktı. Boştaki eli ağzına kapanırken istemsizce çığlık atmıştı."Ne yaptın sen ?"
Kucağındaki oğlunu beşiğine koyup Hezan'a döndüğünde genç adam kanlı elini kaldırıp öfkeden kesilen nefesiyle konuştu.
"Gelme buraya heryer cam."
Baral bunu umursamadı. Hazan'ın ona engel olmaya çalışan cümleleri gördüğü manzara karşısında etkisizdi. Damlatan bir musluk gibi yere şıp şıp kan damlatan eli elleri arasına aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Uyanışı 🦋
RomanceDüğümlü bir ipi tutmak gibiydi hayatına sahip çıkmak. Sürekli elleri acıyordu...çabaladıkça tutunmaya çalıştıkça aynı yerde eli aynı düğüme takılıyordu kadının. Parmakları arasında canını yakan düğümü bıraktı kadın belki de böylesi daha kolaydı, oys...