Saatin tik tak sesleri etrafın sessizliğine karışıyordu. Bir melek öylece düştüğü yerde kanlar içinde yatıyordu. Kırmızı bu kadar uğursuz muydu ? Taş zeminin üzerine sıcak zift gibi yayılıyordu o uğursuz sıvı. Kaynağı karısının bedeni olan bir su gibi çağlıyordu kan. Donup kaldığı yerden öylece bakıyordu adam. Yaşadığı şok muydu onu böyle kaskatı durduran yoksa ne yapacağını bilmemesi miydi ? Çıkan gürültüye içerdeki ev halkı koşarak dışarı çıkarken ilk tepki Ezo'dan gelmişti. Genç kız eteklerini toplayarak yerde yatan kadına koştu."Gelinağam !"
Sanki onun çığlığı adamın öylece duran bedenini sarsmıştı. O acı çığlık bedene bürünmüş adamı kollarından tutup sarsmıştı kendine gelmesi için. Rafet titreyen ayaklarına yürüme emrini verip karısına doğru atıldı. Merdivenleri hızla inerken Ezo'dan önce ona ulaşmıştı. Üzerinde halen daha duran halıyı lanetli gibi kenara atarken karısının başını elleri arasına aldı.
"Zelal !" Sarstığı kadından tek bir yanıt alamıyor, her yanıtsız kalışında içi daha fazla daralıyordu.
"Zelal ! Aç gözlerini Özatlıların kızı hadi ! Zelal !"
Ezo yapılacak en akıllıca şeyi yapıp kapıya bağırdı.
"Nadiiir arabayı hazırla ne bakıyorsun ! Öldüreceksiniz kadını onu mu istiyorsunuz !?"
Nadir koşarak avludan çıkarken kalabalık yerde yatan kadının başına toplanmıştı. Cafer ağa oğluna ve gelinine doğru eğildi.
"Nefes alıyor değil mi ?"
Elleri karısının kanına bulanan adam bilmiyorum dercesine başını salladı.
"Rafet oğlum kendine gel !"
Rafet kulağını karısının göğsüne yasladı. Avuçları arasına düşmüş serçe yavrusunun göğsü gibi ufak ufak inip kalkan göğüs kafesini hissetmesiyle babasına döndü. Yüzünde kısa süreli bir sevinç yaşanmıştı.
"Alıyor."
"Yüklen karını hadi kaldır hastaneye götürelim !"
Rafet onun canını yakmaktan korkarcasına ellerini bacaklarının altına ve başının altına yerleştirdi. Yükü olmayan kadını hızla kucaklarken araba konağın önünde acı bir frenle durdu. Nadir şoför koltuğundan inip arka yolcu kapısını açtı.
"Yatıralım ağam, geç böyle."
Rafet karısıyla beraber arkaya binerken babası Cafer ağa ön yolcu koltuğuna Nadir'in yanına oturmuştu. Araba avına atılan aslan gibi ileri doğru atılırken Rafet karısının gittikçe beyazlaşan yüzünü kanlı elleriyle sevdi.
"Kendine gel hadi yapma Özatlıların kızı, bana böyle ceza verme. Böyle kaçak oynama aç gözlerini."
Yaşadığı korkunun sebebini bilmiyordu, şu an sebeb arayacak hali de yoktu. Karım dediği kadın kanlar içinde yatıyordu işte kucağında. Neden bu kadar çok kan vardı ki sanki. Bir düşmeyle böyle kan akması normal miydi ? Zelal'de mi ölecekti ... bu ihtimal kanının donmasına sebebti. Birini daha koruyamamış olma ihtimali bile onu diri diri öldürmeye yeterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Uyanışı 🦋
RomanceDüğümlü bir ipi tutmak gibiydi hayatına sahip çıkmak. Sürekli elleri acıyordu...çabaladıkça tutunmaya çalıştıkça aynı yerde eli aynı düğüme takılıyordu kadının. Parmakları arasında canını yakan düğümü bıraktı kadın belki de böylesi daha kolaydı, oys...