Her karanlık ardından doğacak bir güneşe gebeydi. Bu şehirde iki ailenin üzerine koskoca bir karanlık çökmüştü yıllar önce. Özatlılar Temizkanlardan bir can almışlardı geri vermemek üzere. Onların şerefini lekelemişlerdi ve bunun bedelini ödememişlerdi. Rafet Temizkan'ın ettiği intikam yeminine sadıklığı yıllardır tüm aşirete mal olmuştu. Kendi aralarındaki savaş tüm aşiretin işlerine mani olmuş zamanla içlerine elin yerleşmesine sebeb bile vermişti. Aşiret büyüğü olarak kabul edilen Hacı ağanın evinde bu yüzden toplanılmıştı bugün. İşler gittikçe sarpa sarıyor fısıltılar büyüyordu. Mustafa ağa eniştesinin vefatından sonra hem kardeşine hem de yeğenlerine sahip çıktığı için bugün Özatlıları temsilen buradaydı. Cafer Temizkan ise kendi ailesini...iki adamda gençler yerine kendileriyle iletişime geçildiğinde bişeylerin hoş başlamayacağını anlamıştı anlamasına lakin ağızlarını açıp ikisi de bişey demiyordu. Sormuyorlardı neden buraya çağırıldık diye. Hacı ağa yeni gelen turizmcilerden dert yandı önce. Rafet zamanında kendi arazisine denk düştüğü için Hezan'ın açacağı otele mani olmuştu halen daha davalıklardı. Kendilerinin memleketlerine yapmadığı yatırımlar nitekim başkaları tarafından yapılmıştı ve halk içinde iki başlılık kol gezer olmuştu. Haşa insanların başka kapıdan ekmek yemesine engel değillerdi fakat çoğu işçi onlara güvenip girdiği tarladaki mahsulü yarım bırakıyor hasat edilmeyen mahsüller elim şartlara kurban gidip telef oluyordu. Yetmez gibi birde şimdiler de Adanalı Zindar diye bir bela türemişti başlarına. Geçen gün jandarma komutanı adamın ülkeye İran'dan kaçak mal soktuğunu Akdeniz'i kullanarak kaçak mal ihraç ettiğini söylemişti. Her ne kadar kabahati herkes tarafından bilinse de ellerinde kesin bir kanıt olmadığından içeri alamadıklarından da söz etmişti komutan. Ahaliden göç edenlerin topraklarını az buçuk toplayıp vücuda yapışan bir parazit misali kendi topraklarında kendi içlerinden türemişti bu bela. Kaçak ihraç edilen ne varsa bu coğrafyanın evlatlarının alın teriydi. Hezan ve Rafet kendi arasında boğuşup onlara sığınan insanları böyle pisliklere muhtaç ediyorlardı. Artık bu kavganın bir son bulması şarttı bu yüzden bu karın altında bu kış gününde çağırmıştı ikisini . Hezan ve Rafet'ten gizli."Diyeceğim o ki ağalar evlatlarınıza gençlerinize sahip çıkın. Onlar it dalaşına devam ederken bu sallanan Abdülhamid'in taht kayığı değil bu sallanan bizim kundaktaki bebelerimizin geleceği."
Cafer ağa yıllardır kendini evine kapatan her olana kulak tıkayan kendi değil gibi oğlunu savundu.
"Benim oğlum boşuna tutuştu bu kavgaya ? Bunun yeğeni değil bizim evimizde bizim namusumuza helal getiren?"
Mustafa ağa acının ve kinin kaskatı kestiği babayı sessizce dinlerken cevap Hacı ağadan gelmişti.
"Oktan oldu ökçeden oldu ne olduysa oldu artık barış istiyoruz ağalar."
Mustafa ağa bu konuşmanın nereye gittiğini çok iyi biliyordu fakat gene de cevabını bildiği soruyu sordu Hacı ağaya.
"De hele bana neymiş bu barışa sebeb olacak şey ?"
"Sende bilirsin kanı kan değil kanı su yıkar. Birbirinize olan kininizi kız alıp kız vererek bitireceksiniz ağalar."
Mustafa ağa toparlandı direk oturduğu yerden.
"Bir adım daha atma Mustafa ! Yeğenini çağırmadım diye onu bize aratma ! Görmüyor musun onların savaşı nelere mal oldu bize otur yerine !"
Kendinden büyük adamı yıkıp geçmeyi düşünse de yapamadı Mustafa ağa. Gerisin geri yerine otururken Hacı ağa bu sefer muhatabına Cafer ağayı almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Uyanışı 🦋
RomanceDüğümlü bir ipi tutmak gibiydi hayatına sahip çıkmak. Sürekli elleri acıyordu...çabaladıkça tutunmaya çalıştıkça aynı yerde eli aynı düğüme takılıyordu kadının. Parmakları arasında canını yakan düğümü bıraktı kadın belki de böylesi daha kolaydı, oys...