41.BÖLÜM: Kırgın Ve Yorgun Kadın🦋

1.8K 196 173
                                    


Gökyüzü gecenin sisli ve nemli havasını alıp güneşini sunarken kadının rahatsız uykusunu yüzüne dokunan eller bölmüştü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Gökyüzü gecenin sisli ve nemli havasını alıp güneşini sunarken kadının rahatsız uykusunu yüzüne dokunan eller bölmüştü. Minik kısa ve boğum boğum olan parmaklar yüzünün kıvrımlarında dolaşıyordu. Narin teni bu ufak dokunuşların sahibini hemen tanımıştı. Uykusu açılsa da gözlerini kapalı tutup oğlunun bir sonraki hamlesini bekledi. Deniz sabah gözlerini annesi yerine babasının kollarında açarken bundan rahatsız olmamış şimdi annesine yaptığının aksine babasının üstüne atlayarak onu uyandırmıştı. Baba oğul önce ellerini yüzlerini yıkamışlar daha sonra salonda uyuyan Baral'ı rahatsız etmeden sessizce kahvaltı hazırlamışlardı. Hezan kaftiyerle ilgilenip sabah kahvelerini hazırlarken Baral'ı uyandırmak oğluna kalmıştı.

"Anneciiim..." oğlunun mızmız sesini yüzüne konan öpücüğü takip etmişti.

"Uyan hadi aytık."

Baral istifini hiç bozmadı onun aksine Deniz'in ona yaklaşmasına izin verip en gafil anında oğlunu yakalayıp kucağına çekti. Ufak çocuk daha ne olduğunu anlamadan onu öpücüklere boğarken Deniz kahkahalarla ona gülüyordu.

"Yetey yaa bapma huyyanıyoyum."

Baral onun isyanına karşılık tekrar bir öpücük koydu tombul yanağına. Hezan bu manzarayı salonla bitişik mutfağın kolonuna yaslanmış izliyordu. Anne oğul hayattan soyutlanmıştı sanki. Baral'ı kendinden itişi yaşanmamış mutluluğundan vazgeçişi aklına geldiğinde neyi kaybetmek üzere olduğuyla yüzleşti. Onları kendi elleriyle güvenlikleri için gönderirken bir gün tekrar geri gelmelerini isteyeceği aklının ucuna dahi gelmezdi. Daha fazla geçmişe dalıp kasvete bulanmak yerine anne oğulun keyfini bozdu.

"Oyalanıp durmayın yumurtalar soğudu hadi gelin artık sofraya."

Baral varlığını henüz fark ettiği adama bakmakla yetinip oğlunu kucakladı. Deniz'i masadaki sandalyesine oturtup Hezan'ın karşısındaki sandalyeyi çekti ve oturdu. Adam ona kahvesini ikram ederken sadece teşekkür etmekle yetinmişti.

"Burda Türk marketi falan yok mu ?"

Hezan sandalyesini çekip otururken sormuştu.

"Niye ?"

"Evde çay yok ve ben geldiğimden beri çaysız duruyorum."

Genç kadının yüzünü kaplayan alay görülmeye değerdi.

"Çok kalmayacağın için sıkıntı etme. Gidince bol bol içersin. Ne diyordu annenler hah kaçak çay, ondan işte bol bol içersin. Hasretliğin gider."

Adam tabağına salatalıklardan alırken karısına göz ucuyla baktı.

"Asıl hasretimi bir bilsen kaçak çay yanında halt etmiş."

Kelebeğin Uyanışı 🦋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin