altı

17.5K 834 39
                                    

Bölüm Hazel'in anlatımından...

Ve kısa bir not: Text olmayan bölümlerin uzunlukları duruma göre sıkça değişecek, bazen 800 kelime olur bazen de çok daha fazla. Anlatılması gereken ne kadarsa, o kadar uzar. Kısa hikâye kategorisinde olduğumuzu unutmayın.

İyi okumalar...

~~~

Çekilen her acının bir sebebi olmalı mıydı?

Eğer öyleyse, birlikte geçirdiğimiz üçüncü haftada kendi acımla ilgili bulabildiğim tek sebep aptallıktı. Ve bu aptallık bir kişinin aptallığı ile sınırlı da değildi.

Yarı yarıya paylaşıyorduk onunla.

Düşüncelere ne zaman dalsam, oradan çıkmam oldukça uzun sürüyordu. Hatta her seferinde bayılacak hale gelene dek ağlıyordum. Bulunduğum ortamın buna pek müsait olmamasını göz önünde bulundurarak kendime gelmeye çalıştım.

Bulunduğum kafeye gelip, boş masalardan birine oturalı yaklaşık on beş dakika oluyordu. Önümde duran buz dolu soğuk kahve bardağını bir kez bile ağzıma yaklaştırmamıştım. Tek yaptığım parmaklarımı üzerinde dolaştırıp bedenimi uyanık kalmaya zorlamak, uyarmaktı.

Okan'ın söylediği saatten biraz önce gelmiştim. Bu yüzden beni beklettiği falan yoktu ama sıkılmıştım.

Okan demişken...

O gelmeden önce biraz onun ve doğal olarak diğerleri hakkında fikir belirtebilirim belki.

Aslında Okan dışında herkes hayatıma aynı anda girmişti. Fırat ile aynı bölümde olmasak da aynı üniversitedeydik. Tanışma vesilemiz de buydu. Onunla yakınlaşırken bir anda kendimi onun arkadaşlarıyla da oldukça yakınken bulmuştum.

Yani en azından ben öyle sanıyordum bir süre öncesine dek.

Fırat dahil edildiğinde üç erkek ve iki kızdan oluşan normal bir arkadaş grubuydu işte. Cemre ve Zeynep zaten birbirini diğerlerinden çok önce tanıyorlardı; Tarık, Melih ve Fırat ise aynı bölümdeydi. Bir şekilde kızlarla yolları kesiştiğinde böyle bir ekip oluşmuştu.

Genel olarak eğlenceli bir arkadaş grubuydular, içerisindeyken bir şekilde zaman geçerdi ve sıkılmazdınız. Ama bazen sonradan eklenen olmak, ya da belki sevgili kontenjanından gruba zorunlu dahil olmak zor olabiliyordu.

Ben sanırım bu süreci daha kolay atlatmıştım, Fırat –son yaptığı aptallığın dışında- çokça bana vakit ayıran ilgili biriydi. Her an arkadaşlarıyla değildik, rahatsız olduğum anda fısıldamam yeterliydi.

Bundan kaçamayan ise Okan olmuştu. Biz Fırat ile çıkmaya başladıktan yaklaşık bir yıl sonra, üniversitenin ikinci yılında tanışmıştık onunla. Cemre'nin sevgilisi olarak...

Başta her şey olağan dursa da, Zeynep ile Okan'ın arası hep soğuk kalmış, hatta bazen tartışmaya bile sürüklendiği olmuştu. Zeynep'e destek çıkan Melih de işin içine girince kalanların arabuluculuğu pek işe yaramamıştı anlayacağınız.

Cemre, Fırat'ın aksine, arkadaşlarına daha bağlı biri olduğundan Zeynep-Okan-Melih üçlüsü sıkça gerilmek zorunda kalıyordu.

Aslında birkaç gün önce Okan bana yazdığında kolayca konuşmayı kabul etmemin bir nedeni de buydu.

Belki bir başkası olsa, çok daha düşünebilirdim. Neden şimdi, diye sorabilirdim. Ama Okan farklıydı işte. Muhtemelen Cemre, üzerinde her zaman olduğu gibi yoğun baskı kurmuştu. Böyle dediğime de bakmayın, Cemre manipülatör olabilecek son insanlardandı. Onun baskıcısı ise farklı biriydi.

Aldattın mı Beni?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin