Bugünün ikinci bölümü. Okumadıysanız önce 40.bölüme bakın :)
Bölüm Hazel'in anlatımından.
Büyük kargaşalar yaratmaya elim gitmedi, Hazel'e daha fazla kıyamıyorum galiba ufheoıpdwoşk buyurun bol Ege'li bir bölüm
İyi okumalar!
~~~
"Susamış gibi bakıyordun ama... İçmedin hiç suyundan. Kabını mı sevmedin?" Dizlerimin üzerine eğilmiş halde su kabının önünde bana boş bakışlar atan köpeğe sevimli olduğunu umduğum bakışlar atmaya başladım.
Bence su kabı çok güzeldi. Sorun başka bir şeydi galiba.
"Adını koyabilseydim iletişim kurmamız daha kolay olurdu tabii, ama bize yardım edecek çakma baban kaçtı oğluşum. Bir de hava atıyor, ne söylersen söyle ben buradayım diye. İcraat yok ama."
Köpeğe içimi döksem de pek umurunda olduğum söylenemezdi. Poposunu sallaya sallaya yanımdan ayrılıp evin içinde dolaşmaya başladı bir anda.
"Konuşma ortasında çekip gitmek konusunda kime çektiğini sorgulamayacağım, açıkça ortada." Homurdana homurdana yerden kalktım.
Deliriyor olma ihtimalim arada beni yoklasa da elimden gelen bir şey yoktu.
Saatin kaç olduğunu merak ederek salona girip duvarda asılı olan saate göz attım. Neredeyse akşam olmuştu. Saat yediye geliyordu.
Bir şeyler atıştırsam iyi olabilirdi ama tek lokma bile boğazımdan inmeyecek gibi hissediyordum. Zorlamak istemedim bu nedenle.
Nasıl vakit geçirebileceğimi düşünürken telefonum çalmaya başlayınca masaya bıraktığım telefonu aldım. Yunus arıyordu.
"Efendim?" diyerek cevapladım.
"Ben geldim ama zil mi çalmıyor acaba? Aşağıda bekliyorum bir iki dakikadır, açsana bina kapısını."
"Hiç çalmadı zil, açıyorum hemen." Telefon ben kapıya gidene kadar kapanınca kenara bırakıp dış kapıyı açan minik düğmeye bastım.
Ekranda kimse görünmese de kapının açılıp kapandığını duymuştum.
Evin kapısını açıp yanağımı kapıya yaslamış halde beklerken kapının açıldığını anlayıp gelen minik köpeğe gülümsedim. "Heyecan mı yaptın annecim? Yunus abiyi gelince şöyle kolundan bacağından bir ısır tamam mı? Kendine gelsin."
Konuştuğum için bana dönmüştü ama pek anlamış gibi durmuyordu. Eh, yavaş yavaş birbirimizin dilinden anlamaya başlardık herhalde. Daha ilk günümüzdü bu.
Asansörün kata geldiğini belli eden ses duyulduğunda bir kez havlayan köpeğe döndüm. "Bağırma annecim, üst komşumuz sinir herifin teki inerse ortalığı karıştırır vallahi."
Beni dinlemeyip bir kez daha havladığında onu içeri götürmeye karar vererek hareketlendim, o sırada bakmasam da asansör kapısının açıldığını duymuştum.
"İçeri girelim mi annecim? Hadi bakalım." Kucağıma almaya çalıştığımda kapıya doğru hareketlendi. Koşup gidebileceğinden korkarak öne doğru atıldığımda ben onu tutamadan kapının eşiğinde çoktan havalanmıştı bile.
Köpeği kucaklayan kişinin Yunus olmadığını fark ettiğimde ağzım hafifçe aralandı, bir şeyler söyleyecek gibi oldum. Ama başımı yukarı kaldırıp yüzünü görebilir hale geldiğimde sesim tamamen kesildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aldattın mı Beni?
Teen Fiction*yarı texting !Yaşarken önünüze çıkan bazı hatalar, bambaşka doğruları çağırmak için kaderin size sunduğu oyunlardır. Hazel'e her şey bitti dedirten o hatayı ve aslında hatanın nasıl bir doğruya açılıyor olduğunu görmek isterseniz eğer, küçük bir y...