Nasılsınız?
Önceki bölümde Ege'ye çok üzüldü herkes ama kaos yaratsam da azıcık sürüyor vallahi çok uzatmıyorum kızmayın bana
Bölüm Egemen'in anlatımından bu arada ;)
İyi okumalar!
~~~
"Yok abi, aklım almıyor benim! Başına bir şey gelmedi diye avutmaya çalışıyorum kendimi ama başına bir şey gelmediyse de nerede o zaman bu kız? Yanına gidebileceği herkese ulaştık bu saate kadar dönmesi gerekmiyor muydu?"
Arabanın ön kısmına yaslanmış halde hiçbir şey söylemeden dümdüz karşıya doğru bakmayı sürdürdüm. Söylediklerinin aksini iddia edebilecek bir dayanağım yoktu. Arayabileceğimiz herkesi aramış, bakabileceğimiz her yere de bakmıştık. En sonunda da buraya gelmiştik.
Onu ilk gördüğüm yer olan ormanlık alana...
Yunus, eskisi gibi belki de buraya kaçıp insanlardan saklandığını düşünüp son çare olarak ormana gitmemiz gerektiğini söylemişti. Ama burada da yoktu.
Her geçen dakika zihnimdeki senaryolar daha da kötüleşiyordu ve ben bunu dışarıya yansıtmamak için büyük bir çaba sarf ediyordum. Sınırımın aşılmasına çok az kalmıştı, o andan sonra nasıl bir hale geleceğimi tahmin etmek zordu.
"Polise gidelim, böyle olmayacak Egemen." Yunus, hemen yanımda durup konuşunca sakince yanıtladım. Bu sakin tavrım onu daha da geriyor olmalıydı. Delireceğimi düşünüyordu.
Delirmedim diyemezdim.
Sadece onu bulana kadar sakin kalıp mantıklı şekilde düşünmeye devam etmem gerekiyordu.
"24 saat geçmeden önce kapsamlı bir arama başlatmazlar yetişkin biri için. Ben yine de bir arkadaşıma bilgilerini yolladım, elinden geleni yapacak."
Polisten yardım almayı kendisinden önce düşünmüş, hatta harekete geçmiş olmama şaşırmış gibi durmuyordu. "Tamam, ne yapıyoruz şimdi? Dönelim eve o zaman." Yüzündeki korkuya rağmen biraz toparlanmaya çalışarak sakin şekilde konuşunca başımla onayladım.
Arabaya yerleştikten sonra Yunus kapısını kapatır kapatmaz arabayı çalıştırdım. Geldiğimiz yolu gerisin geri dönmeye başladık.
Ben pür dikkat yolu izlerken Yunus da kafasını arkaya doğru atmış gözleri kapalı halde duruyordu. Uyuyor gibi görünse de öyle olmadığını biliyordum.
Sol tarafımı son birkaç saattir yoklamaya devam eden sızı yeniden kendini gösterdiğinde sağ elimi kısa bir an oraya bastırdım. Bu sızının, eğer ona bir şey olduysa nasıl hissedeceğimin yalnızca ufacık bir kısmı olduğu kesindi.
Sesini zihnimde duymaya çalışarak sakinleşmeyi denedim. Bunu sıkça yapmaya başlamıştım, ne için gerilmiş olursam olayım onun bana huzur veren sesiyle adımı mırıldanışını zihnimde canlandırıyordum. İşe yaramadığı bir an olmamıştı daha önce.
Herkes benim ona ilaç olduğumu düşünse de asıl şifa oydu. Bakışı, gülüşü, sesi... Hepsi ayrı bir yerden etrafımı kuşatıyor, değil kötü normal bile hissetmeme engel oluyorlardı. O hayatıma girdiğinden, özellikle de benim varlığımdan haberdar olduğundan beri iyiydim, çok iyiydim.
Yolun yarısından fazlası bittiğinde Yunus, Lale'yle konuşuyordu. Lale'ye başta bir şey çaktırmamaya çalışsa da ayrıntılı bilgi almamız gerektiğinden olan biteni anlatmıştık. Sürekli arayıp yeni bir gelişme olup olmadığını soruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aldattın mı Beni?
Teen Fiction*yarı texting !Yaşarken önünüze çıkan bazı hatalar, bambaşka doğruları çağırmak için kaderin size sunduğu oyunlardır. Hazel'e her şey bitti dedirten o hatayı ve aslında hatanın nasıl bir doğruya açılıyor olduğunu görmek isterseniz eğer, küçük bir y...