İlk yirmi bölümü okuyan herkesin Kıvanç - Hazel shiplemesini sakince izliyorum gwvefıhdckxoi
İnadına bol Ege'li bir bölümle geldim :)
Minik not: önceki bölümde Yunus hem Bursa'daymış hem de yanlarına geliyormuş gibi olmuş ama düzeltmeye çok üşendim bir ara yaparım hrvfewıpjdwoki çelişmemiş gibi davranıyoruz.
Bölümün genelinde Hazel sızmış halde, o yüzden anlatma görevini ben üstlendim...
İyi okumalar!
~~~
"E uçmuş bu..."
Yunus, eliyle Hazel'i işaret ettiğinde Egemen'in bakışları oturduğu koltuğun diğer ucuna sinmiş olan bedene döndü. Televizyona bakıyor gibi görünse de başı omuzuna doğru düşmüş, gözleri kapanmıştı.
Bir süre sessizce yüzünü incelese de Yunus onun kadar sabırlı değildi. "Kapatıyorum filmi o zaman, bok gibiymiş zaten."
Egemen, manzarasından ayırmadığı bakışlarla elini 'ne yaparsan yap' anlamında salladı.
Hazel'in iki gündür üzerinde olan durgunluğu biraz azaltabilmek için onun seçtiği bir filmi izlemeye başlamışlardı. Ama henüz filmin yarısına gelmeden uyuyakalmıştı.
Yunus kumandayı kavrayıp televizyonu kapattı. Ardından ayaklandı. "Ben acıktım."
"Şaşırmadım kardeşim, mutfağın yolunu biliyorsun. Git zıkkımlan." Egemen, Yunus'un ağzını açıp susmadan konuşmaya başlayacağını anladığında işaret parmağını dudaklarına bastırıp sus işareti yaptı. "Tamam, başlama yine. Uyanırsa boğarım seni o yemeklerle, uza." Fısıldayarak da olsa sesi tehdit doluydu, Yunus da bunu fark ederek göz devirdikten sonra mutfağa gitmek üzere salondan ayrıldı.
Egemen kucağında duran bilgisayarını kapatıp kenara bıraktı. İşleri bekleyebilirdi.
Üçlü koltuğun iki ucunda, aralarında çok fazla boşluk olacak şekilde oturduklarını fark etti. Yüzünü buruşturduktan sonra koltuğu fazla sarsmamaya dikkat ederek boşluğu kapattı ve yanına doğru kaydı.
Hazel kıpırdanır gibi olduğunda istemsizce nefesini tutup uyanmaması için hareketsiz kalıp bekledi. Uyanmadığından emin olduğunda başını koltuğun sırt kısmına doğru yaslayıp, yüzünü kendisine doğru çevrilmiş derin bir uykuda gibi görünen Hazel'i izlemeye başladı.
Boynunun çok rahatsız bir pozisyonda kaldığını ve böyle uyumayı sürdürürse tutulacağını düşünerek uyandırma riskini göze alarak elini yavaşça boynuna götürdü. Başını destekleyip dik konuma getirmek için çabalarken Hazel'in gözlerini aralandı. Egemen, elini oynatmayı kesse de elini boynundan ayırmamıştı. Tenine dokunduğunda, hissettikleri ondan ayrılmasını imkânsızlaştırıyordu.
"Ege?" Uykudan uyanmış olmanın verdiği mayışıklıkla adını mırıldandığında gülümseyerek başparmağıyla çenesini okşadı. "Buradayım, uyu tekrar bebeğim. Başını düzeltecektim."
Hazel bu açıklamadan algılayabildiği birkaç kelimeyi de tam sindiremeden onayladıktan sonra yeniden uykuya dönebilmek için rahat bir yer arar gibi gözlerini etrafta gezdirdi. "Uyumak istiyorum." diye mızıldandığında Egemen bu haline tebessüm ederek sırtını kavrayıp ince bedenini göğsüne doğru çekti. Elinde hissettiği sert çıkıntıların kaburgaları olmamasını umuyordu, eğer öyleyse normal olmayan bir kilodaydı çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aldattın mı Beni?
Teen Fiction*yarı texting !Yaşarken önünüze çıkan bazı hatalar, bambaşka doğruları çağırmak için kaderin size sunduğu oyunlardır. Hazel'e her şey bitti dedirten o hatayı ve aslında hatanın nasıl bir doğruya açılıyor olduğunu görmek isterseniz eğer, küçük bir y...