Ben geldiiim!
Okunma sayısı minnoş minnoş artıyor, mutlu oldum bissürüüü
Daha önce sıfır okuyucuyla final bölümü yazmıştım kitabıma veowphcjkqxikw (o dönem hiç komik değildi bu durum tabii ama nys)
Öpüyorum sizi, iyi okumalar!
~~~
Lale ve Elif'in oldukça detaylı halde konuştukları konuyu dinlerken gergindim. Gerginliğimin sebeplerini uzun uzun sıralamama da gerek yoktu sanırım.
"Mine ve İrem değil mi şu gelenler?" Tolga gözleriyle bizim arkamızda kalan giriş kapısını işaret edince istemsizce hepimiz oraya dönmüş olduk.
Hızla yanımıza ulaştıklarında bu akşamın, zaten bozuk olan moralimi daha da bozmamasını diliyordum. Mine ya da İrem ile uğraşmak hatta onları duymak isteyebileceğim son şeydi.
"Biz geldik!" Mine, lisedeyken de sıkça saç rengini değiştiren biriydi. Şimdi de çok uçuk bir sarıya boyadığı saçlarıyla, kocaman gülümseyerek bize bakıyordu. İrem onun aksine herhangi bir fiziksel değişim yaşamamıştı.
"Hoş geldiniz." Kimse konuşmayınca ilk cevap Çetin'den çıkmış oldu. Lale'nin şu an onu masanın altından tekmelediğine kalıbımı basabilirdim. Bu fikir beni biraz güldürdüğünde İrem yanımdaki sandalyeyi çekip otururken bana döndü. "Tolga'nın mı yoksa Cem'in mi?"
Anlamsızca bakmaya başladığımda devam etti. O sırada Mine de İrem'in karşısına oturmuştu. "Diyorum ki hangisinin kız arkadaşısın? Cem'e bakacak tip yok sende gerçi..."
Cem sertçe öksürdüğünde ikimiz de ona döndük. "Kimsenin kız arkadaşı değil, İrem. Hazel o, Hazel Doğan. Unutmamışsındır herhalde."
"Çok yakındık aslında, bir an aklından çıkmışım sanırım." Ciddi olmayan bir tavırla konuştuğumda İrem yüzümü çoktan geçmiş, oturduğum halde bedenime bakmaya çalışıyordu.
"Sonunda başarmışsın mı diyelim, Hazel'cim? Geç olsun güç olmasın ya da..." İrem halen toparlanamadığından olsa gerek, Mine kendi çapında laf sokmaya çabalıyordu. Sakince gülümsedim. "Size de tavsiye ederim, Mine. Değişim iyi geliyor insana, özellikle zihinsel değişimler."
Pekâlâ, laf sokmak isteyerek başlamamıştım cümleye. Ama sanırım o üç yıl önceki, sessizliğinde boğulan kız olarak kalmak istememiştim bir an. Kötü de olmamıştı sanki.
Lale tam karşımdaydı, dolayısıyla başını eğerek güldüğünü görebilmem zor olmamıştı. "Her neyse, kırk yılda bir olur böyle hep beraber oluşumuz bir daha. Daha güzel şeylerden konuşalım. Hatta sipariş verelim önce, belli ki Kıvanç bayağı gecikecek."
"Kıvanç da mı geliyor?" İrem heyecanla konuştuğunda beklemediğim atak Nesli'den geldi. "Aa haberin yok muydu İrem? Ben liseden sonra üniversitede de peşinde takılıyorsundur full diye düşünmüştüm."
Normalde –kendim bizzat maruz kaldığım için- bu tarz yüklenmeler, tavırlar benim için fazlasıyla rahatsız ediciydi. Herhangi birinin üzerine gidilmesi, dalga geçilmesi tahammülüm olmayan şeylerdi. Ama düşündüğümde Mine ve İrem'in bunu seve seve herkese yapıyor olması, belki de onların da bu tavrı hak ettiğini gösteriyordu.
Yine de ben onlar gibi değildim işte, bir yanım kötü hissedecekler diye diken üstündeydi. Aptalın tekiydim.
Özellikle erkeklerin araya girişiyle konu bambaşka ve daha az rahatsız edici yerlere çekilmiş oldu. O sırada yanımıza gelen garsona siparişlerimizi de vermiştik. İlk geldikleri anın dışında Mine ve İrem'den de ters herhangi bir şey duymamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aldattın mı Beni?
Ficção Adolescente*yarı texting !Yaşarken önünüze çıkan bazı hatalar, bambaşka doğruları çağırmak için kaderin size sunduğu oyunlardır. Hazel'e her şey bitti dedirten o hatayı ve aslında hatanın nasıl bir doğruya açılıyor olduğunu görmek isterseniz eğer, küçük bir y...