Peş peşe text olmayan bölümler geldi, olayların tam ortasında olduğumuz için böyle oluyor. Umarım rahatsız edici bir durum değildir, her an texting yazılmıyor vallahi olmuyor yani ıvweouphqdoi
Bölüm Hazel'in anlatımından devam ediyor.
İyi okumalar...
~~~
"Bir sorun mu var?"
Fırat, artık tam yanımızdaydı. Soru dolu gözlerle bizi inceliyordu. Çetin'in bakışları Fırat'a dönünce her an saçmalamaya başlayabileceğini düşünerek araya girdim. "Hayır, iyiyiz. Sen neden buradasın, gelmezsin diye düşünmüştüm?" Konuyu dağıtırken bir yandan da merak ettiğim şeyi sordum.
"Senin ne işin var lan burada?" Duyduğum cümleyle tek gözümü kapatıp biraz sonra yaşanacak olan kargaşayı göz ardı etmeye çalıştım.
Fırat'a doğru yaklaşıp fısıldadım. "Sarhoş bayağı, cevap verme olur mu?"
Çetin'in sarhoşluğuna çok yabancı bir isim değildi, başını olumlu anlamda salladığında rahatça bir nefes aldım. "Sana diyorum sana, yargısız infazcı seni!"
Neyi kastettiğini anlamayan tek isim Tolga'ydı sanırım. Zaten tanımaya çalışır gibi Fırat'a bakmakla meşguldü o sırada.
"Artık çıkaralım bence Çetin'i yukarı, susmasını beklersek sabah olur çünkü." Lale hızlıca konuşup koluna girdiği sevgilisini ilerletmek için ittirirken Tolga da ona uyum sağlayıp adım attığında kapıyı itmeden önce bana döndü. Lale'ye anahtarı uzatırken onu dinledim. "Ben gelene kadar burada kalsan olur mu, Kıvanç arabayı alıp kaçabilir uyanırsa." Bu olasılığın saçmalığına gülerek başımı salladım.
"Tamam. Buradayım ben."
Onlar içeriye girerken ben de Fırat'a döndüm. "Sen de git lütfen ve artık burada bekleme Fırat. Buna gerek yok."
Benim söylediklerimi yok sayarak arabanın içine kısaca göz attı. "Bunlar kim? İlk defa görüyorum."
"Liseden. Çetin'in yakın arkadaşları." dedim uzatmadan.
Anladığını belli eden bir kafa hareketi yaptı. Ağzını bir şey söylemek için yeniden araladığı sırada arabanın içindeki kıpırdanma ve ses nedeniyle ikimiz de oraya döndük. Kıvanç bütün sese uyanmayıp şimdi uyanmış ve şaşkın şaşkın etrafa bakıyordu.
Hafifçe eğilerek beni görmesini sağladım. "Tolga geliyor birazdan, iyi misin?" Yüzüme uzun süre baktığında ne demem gerektiğini kestirememiştim. Sanırım sarhoşluğun gölgesinde kalan algısı ona olan biteni anlama şansı tanımıyordu.
"Kalanını da sabah incelersin birader, uyu sen." Fırat arkamdan homurdanınca camdan geri çekilmeden yalnızca başımı çevirerek ters ters baktım. "Ne diyorsun Fırat?"
"İlk defa mı insan görüyor diyorum, Ela. Bakakaldı herif suratına." Başımı iki yana birkaç kez salladım. "Belki de öyledir, rahatsız olursam müdahale ederim. Sen daha fazla oyalanma istersen, geç oldu."
Benden böyle bir tepki beklemediğini belli eden ifadesine bakmayı bırakıp halen bana bakan Kıvanç'a döndüm.
Cidden iyi miydi bu arada? Suratımda bu kadar şok olacağı ne vardı?
"Kıvanç? Biraz fazla kaçırmışsınız rakıyı sanırım, sabah daha iyi hissedeceksin. Uyumaya çalış eve gidene kadar." Bilincinin zaten ayılamadığı belliydi, en azından uyursa arafta kalmamış olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aldattın mı Beni?
Dla nastolatków*yarı texting !Yaşarken önünüze çıkan bazı hatalar, bambaşka doğruları çağırmak için kaderin size sunduğu oyunlardır. Hazel'e her şey bitti dedirten o hatayı ve aslında hatanın nasıl bir doğruya açılıyor olduğunu görmek isterseniz eğer, küçük bir y...