Yine ben :p
Yine diyorum dikkatinizi çekerim, bu demek oluyor ki OKUMADIYSAK LÜTFEN ÖNCE 67'YE BAKALIM
Uzun zamandır peş peşe günlerde bölüm atmamıştım, içimden geldi roejpwelepwk
Bir de şey... Neden bölüm arası yorumlar neredeyse hiç yok :( neler düşündüğünüzü öğrenmeyi isterdim açıkçası ama kimseyi beğeni ya da yorum için zorlamadım bugüne dek, o yüzden sadece duygu sömürümü yapıp gidiyorum
Bölüm Egemen'in anlatımından...
İyi okumalar!
~~~
"Uykusuzsun sanırım."
İnceliyormuş gibi üzerine kapandığım ancak hiçbir detayını kavrayamadığım dosyadan bakışlarımı çektim. Odaya ne zaman girdiğini anlamadığım İpek'e bütün gün taşımakta olduğum gerginliği süzmeden yansıttığıma emindim.
"Her kafana estiğinde odama giremeyeceğini daha önce konuşmuştuk."
Sesim tahmin ettiğimden çok daha sertti. Baş ağrımı ve uykusuzluğumu dışarıya bu şekilde yansıtıyordum.
İfadesi bozulur gibi olsa da gülümsedi. "Kapıyı çalmıştım aslında ama duymayınca girmek zorunda kaldım. Üzgünüm."
"Her neyse, ne için gelmiştin?" Daha fazla konuşmaya ya da ses duymaya tahammülüm yoktu. İzin alıp öğleden sonra çıkıp gitme fikri aklımın bir köşesindeydi.
"Öğle yemeği yer miyiz, diyecektim. Yarım saat var, ilk ben sorayım başka bir plan çıkmasın diye..."
İpek, gördüğüm en ısrarcı kadınlardan biriydi. Mesleği için gayet uygun bir özellik olsa da, bunu benim üzerimde denediğinde tepkilerimi kontrol etmekte zorlanıyordum. Babası dolayısıyla her istediğini elde etmeye, şımartılmaya alışık biriydi. Büroya gelişi de bu şekilde olmuştu zaten, hatta onun yerine alınması gereken diğer stajyer için başka bir büroya aracılık yapmıştım.
Bana göre büyük bir haksızlıktı burada olması.
"Başka bir planım yok." dedim. Bunu bekliyormuş gibi gülümsemeye başladığında da devam ettim. "Ama eşlik edebileceğimi sanmıyorum İpek. Sana afiyet olsun şimdiden."
Dağınık durmasa da ona bakmayı kesmek için masamdaki kâğıt yığınlarını sağa sola ittirmeye başladım.
Odadan çıkmasını bekliyordum ama herhangi bir hareketlilik yoktu.
"Sevgilinizle mi yiyeceksiniz yemeği Egemen Bey?" Genelde kullanmadığı 'bey' hitabını bastıra bastıra söyleyip alaycı bir tavırla konuştuğu için çattığım kaşlarımla birlikte yeniden kafamı kaldırdım.
"Haddinizi aşmamanızı öneririm İpek Hanım. Kendinizi dokunulmaz gördüğünüzün farkındayım, ama işten ayrılmak umurumda olmaz. Sınırı aşmayın." Her kelimeyi vurgulayarak söylediklerimde ciddi olduğumu belli ettim. Anlamayacak kadar aptal biri değildi, sadece anlamamazlık yapmayı seviyordu.
Histerik bir şekilde güldü. "Bana sınır bile çizmedin ki hiçbir zaman, aylardır bıkmadan sana adım atıyorum. Sonra bir anda odanda sevgilini görüyorum ve senden uzakta durmama mı gerekiyor yani? Ben hep buradaydım, sen körsün sadece."
"Dışarı çık." dedim dümdüz bir sesle. Başını iki yana salladı. Aynı anda da masaya doğru bir iki adım atıp yaklaşmıştı. "Çıkmıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aldattın mı Beni?
Teen Fiction*yarı texting !Yaşarken önünüze çıkan bazı hatalar, bambaşka doğruları çağırmak için kaderin size sunduğu oyunlardır. Hazel'e her şey bitti dedirten o hatayı ve aslında hatanın nasıl bir doğruya açılıyor olduğunu görmek isterseniz eğer, küçük bir y...