Ben geldiiim
Hava 36748 derece olduğu için kolumu kaldıracak enerjim olmuyor anca geceleri biraz nefes alabiliyorum hsvşdhbssvl
Uzatmadan salıyorum hemen sizi bölüme :))
Bölüm benim anlatımımdan başlıyor, belirttiğim yerden sonrası Egemen'den...
İyi okumalar!
~~~
Yunus, irkilerek gözlerini araladığında ilk birkaç saniyeyi etrafına anlamsızca bakarak geçirdi. Kendisini uyandıranın gördüğü kâbus olduğunu anladığında derin bir nefes alıp ellerini yüzüne kapattı. Yüzünü sertçe ovuştururken bir yandan da her yerinin tutulmasına sebep olan rahatsız koltuktan doğruldu.
Geçen on günün birbirinden hiçbir farkı yoktu. Uyumakta güçlük çekiyor, zorlukla uyuduğunda ise kâbuslarla uyanıyordu. Gördüklerinin birbirinin aynısı olması oldukça yorucuydu, o anı tekrar tekrar yaşamak yeniden o soğuk yere girip Hazel'in cansız bedenini teşhis etmek her hücresini acıya boğuyordu.
10 gün içerisinde o beyaz örtüyü kaç kez kaldırıp, kaç kez o korkunç görüntüyle karşılaştığını sayamamıştı. Saymak da istemiyordu. Bütün dengesi altüst oluyor, aldığı nefesler yetmiyordu.
Gözlerinin dolmasını engelleyemeden ayaklandı. Olanları atlatması ne kadar sürecekti, bilmiyordu. Belki de hiç bitmeyecekti.
"Çok özledim seni çiçek kızım, dilimden dökülmüyor ama hissediyorsun değil mi?" Kendi kendine mırıldanarak kapıya doğru ilerledi. Kapıya uzanıp açacağı sırada kapı hızla açıldığında refleksle bir adım geri çekildi.
"Buket?" Yunus, gelmesini daha doğrusu ayakta olup tek başına karşısında dikilmesini beklemediği Buket'i gördüğüne şaşırmıştı. "Nereden çıktın sen?"
Buket bir şey söylemeden sessizce Yunus'a doğru uzanıp sarıldı. "Yanınızda olmak istedim. Lütfen beni uzaklaştırmayın artık."
Yunus, Buket'in sarılışına karşılık vererek canını yakmaktan korksa da kollarını çok sıkmadan sarıldı. "Okan'ı nasıl atlattın? Tehlikede miyiz?"
"Onunla geldim, söylenmelerime daha fazla dayanamadı."
"Senin için endişeleniyor kâküllü, dikişlerin alınmadı. Uzanıp dinlenmen gerekiyor."
"Söz verdirtti zaten, birazcık kalıp gideceğiz. Abimi de göreyim ama."
Yunus iç çekerek Buket'ten uzaklaştı. Bir kolunu sırtında tutup ona destek olmaya devam ederek kapıya yöneldi. "Gidelim o zaman."
Odadan çıkıp koridorda yürümeye başladıkları sırada Buket çekinerek sordu. "Hiç konuşmadı mı halen? Seninle bile..."
Yunus, kapının önünde duran Okan'a selam verdikten sonra sıkıntıyla olumsuz anlamda başını oynattı. "Hayır, ben de denemeyi bıraktım zaten. Üstüne gitmenin bir anlamı yok."
Okan da onlarla birlikte ilerlemeye başlarken asansöre ulaşmaları çok sürmedi. Yalnızca bir kat çıkacak olmaları yolu kısaltmıştı. Asansörden indikten sonra Yunus'un öncülüğünde sol taraftan ilerlediler.
Buket ilk kez geldiği katı incelerken Okan da her an bir şey olacakmış gibi tetikte hemen arkasındaydı. Hepsi olanlardan fazlasıyla etkilenmişlerdi.
Buket, peş peşe geçtikleri geniş camların ardına çok fazla bakmamaya çalıştı. Göreceklerinin onu iyi hissettirmeyeceğine emindi. Ancak bir başka camın hemen karşısındaki koltuklarda, başını duvara yaslamış oturan abisini gördüğünde gözleri hızla doldu. "Abi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aldattın mı Beni?
Teen Fiction*yarı texting !Yaşarken önünüze çıkan bazı hatalar, bambaşka doğruları çağırmak için kaderin size sunduğu oyunlardır. Hazel'e her şey bitti dedirten o hatayı ve aslında hatanın nasıl bir doğruya açılıyor olduğunu görmek isterseniz eğer, küçük bir y...