Bu sıralar bomboş takıldığım halde oturup bölüm yazmak için odaklanamıyorum :( umarım bu bölümlere de yansımıyordur
Sizi çok tutmadan minik tatilimizin ikinci bölümüne alıyorum
Bölüm Hazel'in anlatımından...
İyi okumalar!
~~~
Bölümün ilk kısmı çok ağır olmasa da 'yakınlaşma' içeriyor biraz. Okumak istemezseniz ~ işaretine atlayabilirsiniz. Ege'yi daha fazla tutamadım kusura bakmayın HVOEPICWJOÜQK
Egemen, beklediği üç yılın özlemini şu an çıkarıyormuş gibi nefes bile almadan beni öpmeyi sürdürürken ayak uydurabildiğim kadarıyla karşılık vermeye çabalıyordum.
Yüzüne daha kolay ulaşmak için koltukta dizlerimin üstünde yükseldiğimde beni belimden tutup bacaklarım iki yanında kalacak şekilde kucağına çekti. İçimdeki her şeyi altüst eden hislerle başa çıkamadığımda hırsımı ondan çıkartmak isteyerek ensesindeki saçlarla oynamayı kesip tırnaklarımı tenine batırdım. Ağzımın içine homurdanır gibi inleyip beni daha çok kendine çekmeye çalıştı.
Aramızda kapanabilecek kadar boşluk yoktu, tek yaptığı baskıyı arttırmaktı. Belimdeki ellerinden biri aşağıya doğru hareketlenip orayı okşadığında bu kez inleyen bendim.
Gözlerim yarı açık ona bakarken dudaklarımdan ayrıldı. Beni öpmese de dudaklarımızın arasında gözle görülemeyecek kadar az bir boşluk vardı. "Nasıl bir şeysin sen?" Hayret eder gibi konuşurken ben kendimden geçmiş halde gözlerine bakıyordum.
Kalçalarımda duran elini kıpırdatmadan diğer elini yüzüme uzattı. Çenemi okşar gibi olduğunda beni öpmeyi kestiği için mızmızlanmama ramak kalmıştı. Onu umursamadan ben öne doğru atılacakken, başparmağı altdudağımı yavaşça okşadı. Hafif aralık kalan ağzımı kapatmadan sabırsızca beklerken olduğum yerde kıpırdandım.
Kucağında hareketlendiğim anda hırıldayarak yeniden dudaklarıma yapışırken aynı anda da kalçamdaki eli tenimi sıkıca kavradı. Altımdaki eşofman elinin sıcaklığını hissetmeme engel olsa da tutuşu tenimi yakıyordu.
Başını hafifçe yan yatırıp beni daha rahat bir şekilde öpmeye başladı. Dilini dilime birkaç kez çarptıktan sonra dudaklarımdan yeniden ayrıldığında ben itiraz edemeden yüzünü boynuma gömdü. Burnunu tenimde gezdirirken bir yandan da yuvarlak yaka tişörtümü çekiştirerek kendine alan açmaya çalışıyordu. İşler istediği gibi gitmediğinde yüzünü kaldırıp bana baktı. "Bunu çıkartalım mı?" diyerek sormuş olmasına öpüşüyle sarhoş olmuş halde olsam da düşmüştüm. Her an beni düşünebilen bir adamın hayatımda olması nasıl bir hediyeydi bilmiyordum.
Cevap vermek yerine ellerimi tişörtümün uçlarına götürüp tek hamlede üzerimden çıkartıp kenara doğru attım. Kat kat giyinmiş olduğum için sutyen giymediğim için üzerimde yalnızca siyah bir büstiyerle kalmıştım. Egemen, kısa bir an ona heyecanla bakan gözlerime bakıp hızla bu kez tamamen açık olan boynuma gömüldü.
Dudakları her değdiği yere sulu öpücükler bırakırken başımı reflekse yana eğip ona daha fazla alan sağlamaya çalıştım. Belimi okşarken dudaklarının yanında dişleri ve dili de boynumda kendilerini hissettirmeye başladı. Tenimde gezinirken hassas bir noktaya denk geldiğinde ona bunu derince inleyerek fark ettirmiştim.
"Burası..." diye mırıldanıp aynı noktayı dişleriyle sıyırdı. Saçlarını çekiştirmem onu gram etkilemezken dilini hissettiğimde kendimi kucağında kıpırdatıp kasıklarımın ona sertçe sürtünmesine sebep olmuştum. "Ecem!" diyerek dişlerinin arasından uyarır gibi tısladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aldattın mı Beni?
Teen Fiction*yarı texting !Yaşarken önünüze çıkan bazı hatalar, bambaşka doğruları çağırmak için kaderin size sunduğu oyunlardır. Hazel'e her şey bitti dedirten o hatayı ve aslında hatanın nasıl bir doğruya açılıyor olduğunu görmek isterseniz eğer, küçük bir y...