Önceki bölümde bahsettiğim ikinci kurguyu ilk iki bölümüyle yayımladım :) Göz atmak isterseniz -ki çok sevinirim- profilimden ulaşabilirsiniz. Dediğim gibi burada finali görmeden oraya bölüm atmayacağım düzenli olarak.
Ay bi de 50.bölüme gelmeden 10k olur muyuz acaba burada?
Bölüm Hazel'in anlatımından başlıyor, devamında mesajlı kısım var.
İyi okumalar!
~~~
"Ben de daha fazla yalnız kalmaktan hoşlanmazsın diye kahvaltı yapmadan hemen gidelim diye ısrar ettim. Ama yalnız değilmişsin zaten." Biz salona girip koltuklara geçerken Lale bana bakarak konuşmuştu.
İkili koltuğa yerleşen Lale ve Çetin'in çaprazındaki teklilerde Egemen ve Yunus oturuyordu. Ben de Sıla'nın yanındaki boşluğa geçmiştim. Aynı koltukta olmasak da hemen dibimde Egemen oturuyordu.
Lale'ye bir şey söylemek için ağzımı araladığım sırada benden önce davranan Egemen'e bu hareketinden hoşlanmadığımı belli eden bakışlar attım fakat beni görmemişti. "Yalnız kalmaktan hoşlanmadığını sabah olduğunda hatırladın o halde?" Soru sorar gibiydi ama bunun ironi olduğunu hepimiz anlamıştık sanırım.
"Hazel ile muhatap olduğumu düşünüyorum bu konuda." Lale'nin bu tavrından hiçbir şey anlayamıyordum. Evet, Egemen'e güvenmiyor olabilirdi ama bu kadar ön yargılı davranmazdı hiç kimseye. Düpedüz rahatsız olduğunu belli ediyor, hiç çekinmiyordu.
"Bence ikiniz de benimle muhatap olmaya devam edip, tanışma işini bir başka zamana erteleyin. Hep birlikte sizi dinliyoruz. İnanın hiç hoş olmuyor." İkisinin de bakışları bana döndü. Söylediklerim de ciddi olduğumu anlamaları için bakışlarımı kaçırmadan bekledim. Bir Lale'ye bir de Egemen'e bakıp uyarıcı olduğunu umduğum bakışlar atmayı sürdürdüm.
Özellikle Sıla'nın böyle bir ana şahit olmasından rahatsızdım. Egemen'in hatta Yunus'un kim olduğu hakkında da bir fikri olduğunu sanmıyordum.
"Aynen öyle, sabah sabah günü herkese zehir etmeyelim." Çetin, Lale'ye bakarken konuşmuştu. Ardından bana döndüğünde teşekkür eder gibi gülümsedim. Lale'yi durdurabilecek en büyük set Çetin'di.
Egemen zaten karşı taraftan atak gelmezse olay çıkaracak gibi durmuyordu. Tek yaptığı Lale'nin iğnelemelerine cevap vermek olmuştu şu ana kadar.
Bir süre sonra Lale –daha çok Çetin'in teşvikleriyle- kahvaltı hazırlamak için Çetin'le birlikte mutfağa geçti. Kahvaltı yapmış olduğumu öğrenince biraz kırgın baksa da bir şey dememişti.
Rolleri karıştırıyor olabilir miydi? Kırgın olmaya hakkı olan ben değil miydim?
Kucağıma doğru patilerini uzatan Köpüş'ü kavrayıp olduğum yerde geriye yaslandım. Canım sıkılmıştı, bugün bitsin istiyordum.
~
Ege: Nasılsın Köpüş'ün anası? (19.54)
Ege: Yeni zaman bulabildim
Ege: Geç gittiğim için yoğundu ortalık
Hazel: Ya bir de bastıra bastıra söylüyorsun Egemen (19.59)
Hazel: Beğenmediysen bulsaydın şimdiye kadar bir isim
Ege: Tamam yavrum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aldattın mı Beni?
Teen Fiction*yarı texting !Yaşarken önünüze çıkan bazı hatalar, bambaşka doğruları çağırmak için kaderin size sunduğu oyunlardır. Hazel'e her şey bitti dedirten o hatayı ve aslında hatanın nasıl bir doğruya açılıyor olduğunu görmek isterseniz eğer, küçük bir y...