altmış

6.3K 401 66
                                    

Son on ya da on beş bölüme girdik diyebilir miyiz artık? Sanırım diyebiliriz...

Bölüm Hazel'in anlatımından...

İyi okumalar!

~~~

"Ecem..." Kulağıma doğru peş peşe birkaç kez fısıldanan ismi duyduğumda uykumdan sıyrılmamak için dirensem de sonrasında yanağımda gezinen dudaklar yüzünden huylanarak gözlerimi araladım. "Günaydın, güzelim."

Yarı açık gözlerle başımı hafifçe oynatıp, benim aksime oldukça dinç gözüken Egemen'e baktım. "Aymasın." diye ağzımın içinde homurdanıp ona sokulmaya çalıştım. Yarı uzanır şekilde durduğu için biraz zorlandığımda pes edip yalnızca elini kavramakla yetindim.

"Yavrum uyanman gerekiyor artık, uykunu alamadığının farkındayım ama üzgünüm."

"Dersi ekebilirim, sen git ben uyuyayım Ege. N'olur." İşe gitmesi gerektiği için beni de eve bırakmaya çalıştığını düşünerek çözüm sunmuştum. Ancak Egemen ikna olmuş gibi değildi. "Okula gitmeyeceksin zaten, birlikte büroya gideceğiz Ecem."

Anlamlandıramadığım için gözlerim bu kez şaşkınlıkla açılmıştı. "Neden?"

"Şikâyet dilekçeni yazmak için, sonra da işleme aldırtmam lazım." Neyi kastettiğini anladığımda uyku sersemliğim bir anda kayboldu. Dün gece anlattıklarım bir anda yeniden zihnimde belirmişti.

"Ege..." diye mırıldanırken söylemek istediklerimi dile getirmekte zorlanmıştım.

"Ayrıntıları yolda konuşuruz, eve geçmen gerekiyor mu? Üstünü değiştirmek için?"

Dün yemekte giydiğim yarım kollu sade elbiseyi giymeye devam edebilirdim, uyurken onunla uyumamıştım çünkü. Henüz aniden gelişen durumun şaşkınlığını üzerimden atamamış olsam da başımı olumsuz anlamda iki yana salladım. "Gerekmiyor."

Egemen'in ne zaman uyanıp, hazırlanıp bir de mutfağa girmeye vakit bulduğunu anlamasam da çoktan hazırlanmış kahvaltıyı apar topar yapmıştık. Egemen bir şey söylemeye niyetlendiğim her an ağzıma başka bir yiyecek tıktığı için kahvaltı boyunca öğrenebildiğim tek şey Yunus'un erkenden çıkıp işe gittiği oldu.

En fazla yirmi dakika geçmişken, artık arabadaydık. Egemen arabayı sürmeye başladığı an ben de konuşmaya başladım.

Sonuçta yolda konuşuruz demişti değil mi?

"Biz şikâyette bulunduktan sonra ne olacak? Üzerinden uzun bir süre geçti, bana neden bu kadar beklediğimi sormayacak mı kimse?"

Egemen bu soruyu bekliyormuş gibi duraksamadan cevapladı. "6 ay boyunca şikayette bulunma hakkın var, Ecem. Özellikle elinde bu durumu kanıtlamana yardımcı olacak somut deliller varken."

Fotoğraflardan bahsettiğini düşünüp aklıma ilk gelen şeyi biraz gerilerek de olsa sordum. "O fotoğraflar hakkında yalan söyleyebilir, Fırat nasıl inandıysa başkaları da inanmaz mı?" Nedense sürekli olumsuz kısımlar aklıma takılıyordu ve diken üstünde gibiydim.

Egemen'in direksiyonu biraz daha sıkı tutmaya başladığını fark ettim. Sinirlenmişti.

"Sabah Okan'la konuştuk, senin lehine şahitlik yapabilecek birden fazla kişi var. O şerefsizin söyledikleri, birden fazla tanık olduğunda değersiz kalır." Ben yeniden bir şeyler söylemeye çalışacakken devam etti. "O herif olan biteni anlatırken direkt olarak dinleyenler arasında Okan var. Henüz iletişime geçmedik ama Okan, Tarık'ın da şahitlik yapabileceğini söyledi. Zaten dün konudan bahsetmesine de Tarık sebep olmuştu sanırım."

Aldattın mı Beni?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin