elli üç

6.7K 451 49
                                    

Ben geldiim

Önceki bölümün güzel olduğunu ve yorum alacağını düşünmüşt-.. VIEYHOGUWBHAEDXLKS ama bir yorum bile gelmemiş

Hiçbir şey olmamış gibi devam edelim şimdi :)

Bölüm Hazel'in anlatımından...

İyi okumalar!

~~~

"Ege! İlkokula mı başlıyorum ben? Neden beni içeri kadar götürmeye çalışıyorsun, delireceğim şimdi." Arabanın yanında, Egemen'in tam önünde dikilirken başımı geriye doğru atmış yüzüne bakıyordum.

Günler hızlıca geçip gitmiş ve okulda son yılımı başlatan pazartesiye gelmiştik. Sabah ben daha kahvaltımı bile yapamadan Egemen kapıda belirmişti. Gece konuşup onu ikna ettiğime inanmıştım ama görüldüğü üzere sadece kendimi kandırmıştım.

"Ne inat bir şeysin sen ya? Dikiyorsun o burnunu hemen havaya." dedikten sonra burnumu iki parmağıyla sıkıştırıp çekiştirdiğinde yüzümü buruşturup geri çekilmeye çalıştım. "Ege!"

"Ege yok, Ege'm var." Kendi kendine güldü ardından devam etti. "Artık seni buna zorlayabiliyorum rahatça, çok güzel oluyormuş."

Gerçekten ormandan döndüğümüzden beri en büyük hobisi bana Ege'm dedirtmeye çalışmaktı. Sürekli böyle nazlanmıyordum ama sabahtan beri beni delirtmişti, şu an olsa olsa Egemen olurdu.

"Biraz daha zorlarsan Egemen olacaksın, hatta Egemen Aladağ."

Sonunda elini burnumdan çekti. Burnumun ucunu öptüğünde sinirim uçup gitmesin diye somurtmaya çalıştım. "Soyadımı seviyorsan açıkça belirt yavrum, paylaşmak benim için sorun olmaz."

Diz çöküp tektaş da uzat Egemen!

Abartı bir sırıtışla parmak ucumda yükseldim. "Kendiminkinden oldukça memnunum, uzun bir süre daha değiştirmek isteyeceğimi sanmıyorum." Bileğini tutup kendime doğru çekiştirdim. Kol saatine baktığımda dersime on dakikadan az kaldığını görmüştüm.

"Geç kalacağım biraz daha oyalanırsak, zaten dersin olduğu binaya gitmem beş dakika sürüyor. Öpeyim bi' tane, sen de büroya dön artık." Dudaklarımı yanağına uzatıp sakallarının üzerini birkaç saniye bastırıp öptüm.

"Sadece bir tane yani? Öyle yabancı biri gibi... Elmişim gibi..."

"Yabancıları öptüğümü nereden biliyorsun? Yunus bunu da mı öt-..."

"Ecem!" Kıkırdayarak diğer yanağını -yanlışlıkla- dudağına biraz yakın bir yerden öpüp geri çekildim. Daha fazla konuşmasına izin vermeden el sallayıp çantamı düzelttikten sonra içeriye girdim.

Arkamdan halen çatık kaşlarla bakıyor mu diye ani bir dönüşle kontrolümü yaparken, yanılmadığımı anlayınca kendi kendime gülümseyerek adımlarımı hızlandırdım.

Öğleden önce bir davası vardı, ona yetişmesi gerektiğini bildiğim için peşimden gelmeye yeltenmeyeceğinden ya da ders bitimini beklemeyeceğinden emindim.

Kartımı turnikeye okutup kampüse girdiğimde derin bir nefes alma ihtiyacı hissettim.

Geçtiğimiz yıllarda okula girdikten sonra -eğer teksem- yapacağım şey belliydi. Önce Fırat'a, o cevap vermezse gruba yazıp kimin nerede olduğunu öğrenmek...

Bunun eksikliğini yoğun bir şekilde yaşadığım söylenemezdi, sadece garip hissediyordum. Aşktan ya da arkadaşlıktan öte, bazı şeyler alışkanlıktı. Alışkanlıktan sıyrılmak ise o kadar kolay değildi.

Aldattın mı Beni?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin