otuz iki

8.7K 480 117
                                    

Medyada Hazel'in giydikleri var.

Bölüm Hazel'in anlatımından.

minnak bi' not: galiba kurguyu bu bölümle birlikte yarıladık sayılır, fazla uzatmadan işleri yoluna koyup finale koşalım diyorum...

YA Bİ DE BEN ASLA TASLAKTA BÖLÜM TUTAMAYIP HER YAZDIĞIMI PAT DİYE ATIYORUM SONRA ERTESİ GÜNE HAZIR BÖLÜM KALMIYO AĞLICAM 🥲

~~~

"Hazel!"

Kulağımın dibinde çığlık atar gibi adımı seslenen Lale'ye boş bir bakış attım. "Ne oluyor ya?"

"Bir saattir Hazel diyorum, geldik diyorum. Gıkın çıkmıyor, hangi diyara uçtun?" Sağıma dönüp camdan dışarıya baktığımda gerçekten gelmiş olduğumuzu gördüm.

"Dalmıştım. Çok isteyerek geldim diye oldu herhalde." dedim alayla. Beni neredeyse sürükleyerek getirmiş olduğu için üstüne alınacağını umuyordum.

"Çok konuşma sen, inelim hadi. Sevgilim özlemiştir beni." Birkaç gün önce bela okuduğun kişiden mi bahsediyoruz, demek istesem de dudaklarımı birbirine bastırıp sessiz kaldım.

Üzerimde kontrol edemediğim bir sinir vardı. Bunu dün geceki mesajlaşmaya ve öncesinde gelişen birkaç şeye bağlıyordum. Henüz Lale'ye hiçbir şey anlatmamıştım, doğal olarak beni dinlemeden buraya sürüklemişti.

Çok da sık yaşanmayan ciddi tartışmalarından birini yaşamışlardı Çetin ile, ikisi de adım atmayınca da araya bir şekilde ben, Kıvanç ve Tolga girmiştik. Tatlıya bağlandıklarında ise başımıza bir de kutlama işi çıkmıştı.

Beşimizin ve sanırım bir de Tolga'nın kız arkadaşının olacağını öğrendiğim bu gece için fazla sinirliydim. Birine saçma bir sebepten patlamamak için oldukça fazla çaba sarf etmem gerekecekti.

Lale beni beklemeden kapısını açıp indiğinde ben de iç çekerek arabadan çıktım. Eylül ayına girmiş olsak da hava halen soğumuş değildi.

Girmek üzere olduğumuz mekana daha önce gelmemiştim ama ortalamanın bir tık üstü şıklıkta bir kulüp olduğundan haberim vardı. Bir adım önümden ilerleyen Lale'nin üzerindeki uçuk pembe elbiseye baktıktan sonra neden bu kadar abarttığını da şimdi anlamıştım.

Üzerimdekiler buraya ne kadar uyum sağlardı emin değildim. Ama uzun uzun hazırlanacak ya da elbise giyecek kadar iyi -ki elbiselere aşık olduğumu biraz vakit geçirdiğim biri kolayca anlayabilirdi- hissetmiyordum.

"Neredeler ya? Göremedim ben." İçeriye girdiğimizde ortamdaki sesler kulağıma boğuk ir uğultu halinde hücum ederken Lale'nin hafif bağırarak konuştuğunu duyunca ben de etrafa bakındım. Tam ortada bulunan geniş alanın etrafında bolca loca bulunuyordu. Girişten oldukça uzak olanlardan birinde tanıdık yüzler gördüğümde elimle orayı işaret ettim. "Şuradalar."

Henüz saatin geç olmaması nedeniyle çok fazla kalabalıklaşmamış kulüpte kısa bir yürüyüşün ardından yanlarına ulaşmıştık. Fazla geniş olmayan bir 'u' harfi çizen koltukta Çetin, Kıvanç, Tolga ve Tolga'yı kaçacakmış gibi kolundan tutan sarışın bir kız oturuyordu.

Çetin bizi görür görmez telaşla ayaklandığında bu haline başımı diğer tarafa çevirerek kısa bir an güldüm. Küsüp barışmak Çetin'i flört dönemine geri götürmüştü, Lale'nin üzerine titriyordu günlerdir.

"Çok güzelsin." Gibi bir şeyler mırıldanarak Lale'ye yaklaşırken onları izlemeyi bırakıp koltuğun en kenarına yerleştim.

"Hoş geldin." Aramızda biraz boşluk olsa da bana en yakın isim olan Kıvanç konuşmuştu. "Hoş buldum, nasılsın?"

Aldattın mı Beni?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin