Selaaam
Yine minik bi' isyanla geldim size hfkejlckdwşxli
Okunma sayısı arttığı halde, sıralamalarda asla yükselemiyoruz :') Sanırım bu aktif okuyucu olayıyla ilgiliymiş. Yani benim hesap aktifliğim + sizin oylarınız falan filan...
Kendim kitap okurken yazarların bunu yapmasından çok sıkılıyorum o yüzden sınır mınır olaylarına girmeyeceğim tabii ki ama severek okuyorsanız en azından oy vermeyi atlamasanız çok mutlu olurum ;)
Susuyorum hemen, bölüme geçebilirizBölüm Hazel'in anlatımından...
İyi okumalar!
~~~
Elimdeki salata tabağını masaya bıraktıktan sonra her şeyin hazır olduğundan emin olarak geriye adımladım. Alelacele ne kadar oluyorsa halletmeye çalışmıştım.
"Ecem?" diyerek seslenen Egemen'in sesini aniden çok yakınımda duyduğum için irkilerek arkama döndüm. Ne ara uyanıp buraya geldiğini anlamamıştım.
Tam bunu sorgulayacakken bir anda kendimi kolları arasında bulmuştum. Beni sıkıca sarıp nefeslenirken konuştu. "Uyandığımda yanımda göremeyince gelişinin rüya olduğunu sandım."
Kollarımı ona sarmak yerine iki yanında sarkıtmayı sürdürdüğümde çok oyalanmadan geri çekildi. "Başın daha iyi mi?" Sanki görebilecekmiş gibi alnına diktiğim bakışlarımla sorduğumda gülümser gibi oldu. "İyiyim."
Rahat bir nefes verirken başımı salladım. "Tamam o zaman, ben atıştırman için bir şeyler hazırladım. İlaç içmek istersen tekrar aç karnına içme. Bir şey olursa ararsın."
Kaşları hızla çatıldı. "Arar mıyım? Gidecek misin?"
"Uyanınca gideceğimi söylemiştim zaten." dedim bu tepkisine anlam veremeyerek.
Elini alnına götürüp sıkıca tuttu. "Sanki birazdan tekrar ağrımaya başlayacak gibi ama başım, yine de sen boş ver tabii." Oyunculuğuna gözlerimi devirerek kapıya doğru adımlamak için hamle yaptım ama önüme geçip engelledi.
"Vicdanın sızlamayacak yani, beni böyle yapayalnız bırakırken..."
Kısa bir süre düşünür gibi duraksadım. "Sanırım hayır."
"Kırıcıydı." Üzüntüyle büktüğü dudaklarına çok bakmamaya çalıştım. İrademle sınanmak istemiyordum.
"Görüşürüz Ege." Tekrar kapıya doğru adım attım. Bu kez birkaç adım ilerlememe izin vermişti. Mutlu mesut çıkışa yürürken sırtım birden göğsüne değince, şaşkınlıkla beni belimden kavramış olan koluna baktım. "Egemen demediğin için yüz buldum, seni bırakmıyorum. Ege dediğine göre sinirin azalmış bayağı."
Hayata pozitif bakarken Egemen gibi olmalıydım sanırım. Bu minik ayrıntıyı kaçırmaması ilginçti.
"Hastaneye gitmem lazım, Lale tek kalmıştır belki. Herkes yoruldu, eve gidip geliyoruz sürekli."
Açıklama yapmama gerek olmasa da kollarında debelenmek yerine bunun daha işe yarar olduğunu düşünmüştüm.
"Birlikte gidelim o zaman, ben götürürüm seni."
"Başın yeniden ağrımaya başlasın diye mi?"
Bana arkamdan sarıldığı için yüzünü göremiyordum. Çenesini omuzuma koymuş yanağını başıma yaslamıştı. "Geçti zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aldattın mı Beni?
Teen Fiction*yarı texting !Yaşarken önünüze çıkan bazı hatalar, bambaşka doğruları çağırmak için kaderin size sunduğu oyunlardır. Hazel'e her şey bitti dedirten o hatayı ve aslında hatanın nasıl bir doğruya açılıyor olduğunu görmek isterseniz eğer, küçük bir y...