Okumadıysanız önce 57.bölüme bakıın
Kendime kafein yüklemesi yapıp mayışıklıktan kurtularak bölüm yazmaya karar verdim ;)
Bu arada fark ettim ki kitap artık texting gibi değil... Ama yani şu an Ege ve Hazel'i mesajlaştırıp dursam garip olur herhalde hoejvpıdwkoqsl
Medyada Hazel'in giydikleri var.
Bölüm Hazel'in anlatımından...
İyi okumalar!
~~~
"Ya kurban olayım aç şu telefonunu artık! Oje sürüyorum, kalkmaya üşendim ama beynim zonkluyor. Öldün mü Hazel?"
Banyonun kapısından çıkar çıkmaz Lale'nin cırlayan sesini duymamla birlikte bornozumu düzeltip salona doğru yürüdüm. "Ne oluyor ya?"
Lale kendi odasından bağırarak konuşmaya devam etti. "Salonda bıraktığın telefonun can çekişiyor, aç artık."
Ona cevap vermeden telefonumu bulup aldım. Artık çalmıyordu. Ekrana dokunduğum anda Egemen'e ait 9 cevapsız arama gördüğüm için biraz korkarak geri aradım.
Bir şey mi olmuştu?
"Ecem?" Sesi normal geldiğinde rahat bir nefes verdim.
"Efendim Ege'm?" Özellikle son kısmı varla yok arası mırıldanarak arada kalmasını sağladım. Peş peşe arayıp beni korkutmasının küçük bir intikamı sayılabilirdi.
Oyunuma kanıp duraksadı. "Neyin neyin?" Gülmeye başlarken bir yandan da odama yürüyordum.
"Ege'm Ege'm." dedim kıyamayarak.
"İlla gel yanıma beni öp diyorsun yani."
Dudaklarımı büküp aynadan kendime baktım. "Olmaz Ege'cim. Müsait değilim."
"Ah, öyle mi? Meşguliyetiniz nedir Ecem Hanım?" Alayla konuşurken tavrımı bozmadan devam ettim.
"Öğle yemeği için biriyle görüşeceğim de, hazırlanamadım daha. Bornozla dolanıyorum halen."
Bir an hat kesilmiş gibi hissettiren bir sessizlik oldu.
"Ne bu gizem? Kimmiş günün şanslısı acaba?" Bir haftadır, yani hastanedeki konuşmamızdan sonra geçen bir haftadır durmadan Egemen'in sinirleriyle oynamaktan büyük bir zevk alıyordum. Vermek istediği tepkileri kısıtlamadığından, yanımdayken nasıl hissediyorsa öyle olduğundan emin olma denemelerim iyi gidiyor gibiydi.
"Asıl şanslı benim de neyse..." dedim ağzımdan kaçırmış gibi. Gülmemek için elimi ağzıma kapatmıştım.
"Ecem! Sen bana sınav mısın yavrum? Sikerim şansı da talihi de, ne oluyor?"
"Sevgilimizle öğle yemeğine de çıkamıyorsak... Ne yapayım başka ben ya?" Cümlemi sindirmesini sakince beklerken saniyeler sonra beklediğim oldu.
"Sen uslanmazsın, ama suç sende değil. Her seferinde yiyorum, iş hayatımda duyulsa kovulurum bu saflıkla."
Bu kez kahkaha atarak gülmeye başladım. "Eğleniyorum ama Ege, ne yapabilirim?"
"Göstereceğim eğlenceyi ben bir ara, neyse kaçta geleyim almaya?"
"Yarım saat yeter bana."
"Tamam güzelim, görüşürüz o zaman."
"Görüşürüz." Sözcüğü bolca uzatıp telefonu kapattıktan sonra önce saçımı ve sonrasında da kıyafetlerimi halledip tamamen hazır hale gelmem yirmi dakikadan fazla zamanımı almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aldattın mı Beni?
Teen Fiction*yarı texting !Yaşarken önünüze çıkan bazı hatalar, bambaşka doğruları çağırmak için kaderin size sunduğu oyunlardır. Hazel'e her şey bitti dedirten o hatayı ve aslında hatanın nasıl bir doğruya açılıyor olduğunu görmek isterseniz eğer, küçük bir y...