40. BÖLÜMÜ

1.6K 141 31
                                    

Merhabaa, nasılsınız? Umarım iyisinizdir. 😻

Molamız bir aydan biraz daha fazla sürdüğü için kusura bakmayın. Tamamen aklımı toplamam uzun sürdü, kalitesi düşük bir bölüm yazmamak adına biraz daha bekledim. Eğer normalden daha az gülerseniz bir sonraki bölümde kendimi bulacağımdır merak etmeyin 👻

Öpücükler yolluyor bölüme uğurluyorum 💫

Balım'la kısa bir bakışmadan sonra önce onlara "Tabii ki, " sonra Selin'e döndüm "...tanıyordum."

Son cümlelerden yaklaşık 3 saat sonra çıkabildik otelden. Balım'la anlaşmışçasına arabaya ilerleyip yola çıktık. Son iki saat ne Derya'yı ne de Selin'i ortalıkta görememiştim. Dolayısıyla merakım git gide artmış içimdeki şeytan göğüs kafesimi olabildiğince zorlamıştı. Saat 5'e gelirken arabamız şirketin önünde, ikimiz de 'SORAL' tabelasına dik dik bakıyorduk.

"İnecek misin? Aylardır Barlas'ın yüzünü dağıtmanı bekliyorum!" Ters bir bakış aldıktan sonra devam etti "Tamam, ortamı yumuşatamayacağım."

"Ona sormuştum. Sormasam, aramızda hiç konusu geçmemiş olsa gam yemeyeceğim!" Derin bir nefes verip devam ettim "Bir de yok işten yok ordan diye yalan söylüyor!"

"Sen olsan ne yapardın?"

"Karşımdaki insanın belli bir zeka seviyesinde olduğuna ve ondan önce de bir hayatım olduğunu bildiğine güvenerek doğruyu söylerdim Balım."

"Duydun Esin Hanım'ı sözleşmenin sonuymuş zaten. İş ortaklıkları da bitiyor dedi ya..."

"Sen bana Ali Barlas'ı mı savunuyorsun şu anda?" Kendinden tiksinir gibi bir bakış attı "Alakası bile yok. Sadece kadınla bir daha görüşmeyecekler bile, işi için katlanıyor demek ki demeye çalışıyorum."

"Sorunun 'iş' yapmaları olmadığını ne zaman anlatabileceğim sana?" Parmaklarımı kapı koluna bastırıp ona döndüm "Sen bekle."

Şirketin içine girdiğimde birkaç kişinin bana gülümsemesiyle -tanımasa da- tebessüm edip yerini çok yeni öğrendiğim odaya ilerledim. Aralık kapıya tıkladım "Buyrun."

İçeri girdiğimde masasının arkasındaki dolaptan bir şeyler arıyordu "Derya, otur." Kapıyı kapatıp ses çıkarmadan koltuğa yöneldim. Daha ben oturmadan kalkık kaşlarla arkasını döndü "Umay?" Dolaptan aldığı kağıtları masasına bırakıp bana yaklaştı "Topuk sesinden anladım, çok aşığım bence." Yüzünü boynuma yaklaştırırken ayaklandım, onu koltuğa oturtup dizine yerleştim "Kıyafetine bayıldım." (unutanlar için önceki bölümün ortalarında bir yerde var)

"Bana yalan söyledin." Ceketimi çıkarmak amacıyla üstümde dolanan parmakları durdu, gözlerimi üstünden çekmedim. Yüzündeki 'lan acaba hangisini öğrendi' bakışını sildi ve nihayet söyleyecek bir şeyler buldu "Ne yalanı?" Cilve yaptığımı düşünmek isteyerek yüzüne bir sırıtma yerleştirmeye çalıştı ama ciddi olduğumu çabuk anladı "Umay, ne oldu açılışta?"

"Bilmem. Acaba ne olmuştur?"

"Bilmiyorum ama hoşuma gitmeyeceği kesin." Ayakkabımın topuğunu yere bastırmayı bırakıp bütün ağırlığımı ona verdim "Yeşim Hanım çok kibar bir kadın. Herkesi çağırmış, çok kalabalıktı."

"Öyledir." dedi kafa sallayarak. Sonra bakışları benim vücudumdan ayrılıp yere sabitlendi. Bir şeyler zihninde canlanıyor gibiydi "Derya... Derya döndü mü?"

"Evet, erken ayrıldı." Bir şey unutmuş gibi elimi salladım "...ayrıldılar."

"Umay..." başımı iki yana salladım "Sus, Ali." Zaten toplu olan saçımdaki tokayı iyice sıkıp elimi başının arkasına, koltuğun sırtına, bastırdım. Yüzüm yüzüne yakındı. Zaten asıl istediğimde yüzünde endişe, korkuya dair bir şeyler görmekti. "Bana yalan söyledin. Hem de konuyu her açışımızda, bunu defalarca yaptın."

- İÇLER  DIŞLAR -                                    ||tamamlandı||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin