25. BÖLÜM

2.5K 185 43
                                    

Sürpriz, Erdem'im anlatıyor 😻

Erdem Soral:

"Delireceğim."

Kızlar yanımızdan hızlıca uzaklaştı. "Yok, ben kesin kafayı yiyeceğim bu akşam."

"Barlas, sen böyle bir adam değilsin. Bir de tut kolunu kalk gidiyoruz de tam olsun."

Böyle düşünenler varsa, aramızdan hemen ayrılabilir. Bu tarz şeyler eski kafalılık bile değil bence, direkt kafasızlık. Bir kadın, kendine güvenmiş ve kıyafetini giymişse hiçkimse ağzını açıp bir şey diyemez. Barlas da böyle bir adam değildir, daha önceki sevgililerinden biliyorum.

Örneğin Selin de iddialı giyinmeyi severdi. Giydiği şeyi kontrol ederdi, her adımını dikkatli atardı. Hiçbir zaman bir şey demedi Barlas.

"Erdem ben ilk kez kıskanıyorum sanırım. Bu duygu benim için fazla. Birine kafa atacağım."

"Şimdi sana bir şey hatırlatacağım; arabada neşterim var."

"Tabii sağ salim arabana gidebilirsen." Sen öyle san.

Saate bakmak için dokunduğum telefonum çalmaya başladı. Temasa duyarlı, ne zaman elimi atsam acile hasta gelir mesela.

[Taner arıyor]

"Efendim?" Ben henüz gürültülü bir ortam yaratılmadığı için masadan kalkmayınca Barlas da dinlemeye başladı.

"Naber, aramayın ha sakın Taner'i. O hanımcı, gelemez!"

"Bana bildiğimiz şeyleri anlatmak için mi aradın?" Taner arkadaşımız, 2 sene önce Çağla'yla evlendi. Hala kendini 'yeni evli' sandığı için onu aramadığımızı, bir yere çağırmadığımızı düşünüyor. Hastane ev ikilimden haberi yok sanırım. Bu aralar Balım'ın evini de ekleyerek kendime muhteşem üçlü yarattığım doğru bilgi.

"Önümüzdeki haftalarda kahvaltıya gidelim, ayarla birilerini kesmeyeceksen."

"Böyle erkenden plan yapamadığımı biliyorsun ne olacağı belli olmuyor." Arkadan Çağla bize selam söylemesini bağırarak iletince güldüm "Sen de söyle." Bir an Yeşim'in aldığı bileti hatırladım.
"İki üç haftaya yurt dışına çıkıyorum zaten. O arada ancak işlerimi halledebilirim. Barlas gelir ama izin alabilirse." Tek kaşını gökyüzüne kaldıran Barlas sıktığı yumruğunu işaret etti gözleriyle.

"İzin derken?" Birkaç saniye sessizlik oldu. "Sonunda lan! Oğlum sonunda lan! Sadece sen mi kaldın? Yazık." Sahiden öyle mi?

"Ya, sorma. Kahvaltı güzel fikir, bi gün ayarlamaya çalışacağım."
Taner'in kahvaltı dediği İstanbul sınırları dışındadır, burda bir şeyler yapmak istemesi imkansız. Bu yüzden kahvaltı uğruna bir günümü vermem gerek ki bu da çok riskli. Ne zaman ne olacağı belli olmuyor. Tabii ki benden başka kalp damar cerrahisinden birilerini bulabilirler. Fakat siz de tahmin edersiniz ki en iyisi dururken ikinci seçenek gözardı edilir.

Taner telefonu kapatınca sıkılma evresine geçiş vaktim gelmişti. Düğün sevmem, bu denli kalabalık ortamı hiç sevmem. İki insan evleniyor diye 300 kişinin eğlenmesine gerek var mı? Bence yok. Düğünün tek elle tutulur tarafı yol arkadaşını bembeyaz bir elbiseyle görmektir, kadınlar hep beyaz giymeli. Beyaz bana saflığı değil özgürlüğü anımsatır, bu yüzden.

Bu arada, söylemeden geçemeyeceğim. Balım bugün kusursuz görünüyor. Kendisinde neyin mükemmelliğe davetiye çıkardığını o kadar iyi biliyor ki. Ve bunu ısrarla her akşam yapıyor, bugün de onlardan biri. Bunları yüzüne söylemek pek benlik bir hareket değil. Onlarca kişinin arasında söylemek, kuaförde söylemek. İkimize ait bir anda söylemeyi tercih ederim. Evdeyken düşüncelerimi söyleyebilirdim, bunu beklemiş olabilir. İncir aramıza girmeseydi, o bana kendisiyle tam uyumlu bir şeyler seçmişken zaten söyleyecektim.

- İÇLER  DIŞLAR -                                    ||tamamlandı||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin