10. BÖLÜM

3.1K 231 60
                                    

   Herkese selam,  tatlı tatlı bir bölümle geldim. Güzel yorumlarınızı bekliyorum, sizi bölüme uğurluyorum. 💫

2 Hafta Sonra :

Dinlenme odasında Erdem Bey'e yakalanalı iki hafta oluyor. Aslında yakalanmak denmez ama yersiz yere çok gerilmiştim. Bu bi hafta içinde ne zaman Ali'yle konuşsak, bitirirken beni taklit edip  'tamam, oldu, ben de seni' gibi şeyler diyerek kapatıyor.

Şimdi Balım'ı almaya gidiyorum. Yarın izinliyim ve çekime gideceğiz. Balım rahat Umay gergin, Balım mutlu Umay huzursuz, aksi, naleet.

(Bknz: Volkan Konak : çekilmez bir adam oldum yine, uykusuz, aksi, naleğt.)

Kanalın önünde beklerken uyumama ramak kalmıştı. Balım kapıyı açtı "Selam nar kafa."

"Selam yılan."  Yüzünü ekşiterek bana döndü  "Ne? Nasıl yılan?"
"Çıngıraklı."

Eve geçip söylemekten artık daraldığım işlerimizi hallettik ve terasa geçtik. Balım çayını yudumlarken bana döndü "Bi kıyafetleri denese miydik?"
"Geçen hafta binlerce kez yaptığımız gibi mi? Bence gerek yok." Kıyafetlerimiz elimize ulaştığından beri her gün giyiyor, yetmiyor bana da giydiriyor. İltifat etmeden çıkarttırmıyor ve her gün saatlerce sabrımı sınıyor. İsyan etmek istediğimdeyse olmamış şeylerle tehdit ediyor. Bi garipsediniz sanki? Balım'ın gerçek yüzü arkadaşlar. Bir şeyin olmasına gerek yok, Balım onu kafasında kurup size yaşatır ve kullanır. Sizin haberiniz olmasa da olur.

Biraz mısır alıp ağzıma attım "Erdem Bey'le konuştunuz mu?" Dudak büktü "İlaçlarımı yazdırdıktan sonra birkaç saçma mesaj attım."

"Nasıl saçma?"

" Evimde de bi doktor olduğunu unutmuşum gibi saçma. Sonra daha yok. "  Güldüm  "Ne oldu birden? İyiydiniz, yemekler, öpücükler." Yaptığını tekrar hatırlamış olacak ki elleriyle yüzünü kapadı.
"Bilmiyorum Umay, hiçbir fikrim yok. Adam bir anda açılmış gibiydi şimdi eskisinden de kapalı."
Üzgün olduğunu görebiliyordum.
"Bu gece beraber yatalım mı?" Elini omzuma atıp beni kendine çekti, sıkıca sarılıp onun odasına geçtik.

°

"Uyan Umay." Kulağıma gelen çok net bir emirle kalktım.
"Saat kaç?"

"10. Bir şeyler yiyip çıkalım."

Sürünerek banyoya geçip duş aldım. İkimiz de bir şort bir tişört giyip mutfağa geçtik.
Balım kahvaltıyı babasından çok sevdiğinden her zaman pratik ve lezzetli tarifleri vardır. Ben de hep erken kalkıp hastaneye gittiğim için kahvaltı edemem. Geç kalkınca da geç uyandığım için tadım olmaz, yine edemem. Ama Balım bir şeyler hazırladığında, hani sıkıyorsa yemeyin, anladınız mı? Yaptıkları kötü olmaz, yapılışını izlemezseniz. Tadı birbirine yakışan şeyleri birleştirmeyi seviyor ama görüntülerini umursamıyor. Ufak bi örnek vermek istiyorum. Bir makarna yapıp üstüne sos hazırladığını söylüyor, yiyoruz. Tad güzel, yani öldürmez en azından yenir. Yemek bitip de keyif zamanına geldiğimizde soruyorum 'Balımcığım ne vardı o sosta?'  Balım cevaplıyor  'Yoğurt ve ketçabı karıştırdım biraz sulandırıp baharatladım, üstüne döktüm'.

O an yoğurda ketçap sıktığını hayal edip öğürüyorsunuz ama bir kere yedik sonuçta diyip teselli buluyorsunuz.

Yarım saat içinde evden çıkıp dergiye geldik. Alkım'a doğru yürürken Çağatay'ı da gördük. Kendisi Alkım'ın arkadaşı dolayısıyla biz de tanışmış bulunduk. Hani gayet de iyi anlaştık. Kendisi feminen* bir erkek, yani bize yürür mü derdimiz olmadı hiç. Ben Alkım'a Balım Çağatay'a sarıldı.

- İÇLER  DIŞLAR -                                    ||tamamlandı||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin