Bu bölümde BalDem'e doyuyoruz :) Dolu dolu bir bölümle geldim. Sanırım bölüm günümüz bayrama denk geliyor bu yüzden bu hafta içinde bir bölüm daha atabilirim.
Bu arada, okunmamız malesef hala çok çok yüksek değil. Oyları söylemiyorum bile :(
Yorumlarda da fikrini, beğenisini belirten sayılı kişiler var. Burdan onlara ayrıca teşekkür ediyorum. Kendime biraz daha güvenerek yazmama yardımcı oluyorlar 💫
Siz bunu okurken ben 28. bölümü yazıyorum ve burda her şey çoook tatlı 😻 Fazla konuştum, sizi bölüme uğurluyorum 🌸
Balım Alkan :
Küçük bir alışveriş yapıp eve geldiğimde saat 9'u geçiyordu. Daha anahtarı kilide sokunca gözlerim dolmuş, alt dudağım hemen bükülmüştü. Hızlıca yüzümü silip poşetleri bıraktım. Ellerimi, yüzümü yıkayıp üstümü değiştim. Umay gelene kadar derin düşüncelere dalacağız, sonra olanları ona anlatır biraz teselli alır uyurum. Yarın yepyeni bir gün sonuçta.
Aldığım cipsleri büyük bir kaseye, evet hepsini, çerezleri daha büyük bir kaseye, evet onların da hepsini, boşalttıktan sonra tepsiye dizip oturma odasına geçtim. Nekşflikşden bir dizi açmak istesem de kendimde o keyfi bulamadım bir an. Çılgınlar gibi aldığım abur cuburun yüzüne bile bakmadığımı söylememe gerek var mı? Onlardan umudu kesip tekrar mutfağa geçtim. Bir şey yemem gerekiyor ama hiçbir şey yiyesim yok. Aç değilim, yemek istiyorum sadece. Aslında pek de istemiyorum sanki. Hayır, ikizler değilim.
Dönüp dolaşıp yine kahveye
kaldım. Bardağımı alıp salona geçtim ve gözüm piyanoya takıldı. Tamam, biraz da burda oyalanalım. Parmaklarımı tuşlara yaklaştırdığım sırada telefonum çaldı."Efendim."
Umay Eva Alkan :
Hastam uyandıktan sonra birkaç kontrolünü yaptık. Yaptık diyorum çünkü Erdem Bey kuyruğum gibi, bir saattir nereye gitsem geliyor. 'Bir ellerimi yıkayayım' diye girdiğim lavabonun önünde beklemesi, gerilmeme sebep oldu.
Çok kararlı yani, gelecek."Ben bi üstümü değişeyim o zaman."
"Tamam, ben de önlüğü falan bırakayım. Çıkışta buluşalım."
Genelde hep 'ameliyathanede buluşalım, acilde buluşalım, tomografide buluşalım' tarzında cümleler duyduğum için bu dediği bende 'çıkışa gel çıkışaa' gibi bir etki yarattı.
Artık daha da gerginim.Nihayet sabahki beyaz elbisemi giydim ve topuzumu bozdum. Ellerimi ıslatıp saçlarımı biraz düzelttim. Kıvırcıklar bilir, hiçbir faydası olmayan bu hareketi yine de yaparız.
Çantamı alıp odadan çıktım, çıkışa ilerlerken telefonuma baktım. Bilin bakalım kimden ne arama ne de mesaj var? Şimdi diyeceksiniz ki, meşgul, sonuçta şirketleri var. Ben bu detayı hep atlasam da günde bir iki dakikası olmaz mı bir insanın? Ben bile boşluk yaratmaya çalışıyorum, tabii kim daha yoğun tartışabiliriz istiyorsa.
Çıkışa geldiğimde Erdem Bey beni bekliyordu."Araba Balım'da olduğuna göre, benimle geliyorsun." Zekice.
Arabaya bindiğimizde zaten yolu biliyor oluşuna güvenerek telefonumu çıkardım ve Balım'ı aradım.
"Efendim."
"Geliyorum." Erdem Bey'e döndüm "Bir şey lazım mı?" Manalı bir dönüş oldu.
"Yok, markete uğradım ben. Fazlasını bile aldım." Gözlerimi ondan çekmeden bu sefer kaşlarımı çattım.
"Senin moralin mi bozuk, bugün de gariptin." Hoparlöre aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
- İÇLER DIŞLAR - ||tamamlandı||
Romance"Planımız basit ve etkili. Sen cumartesi gece olacak yemeğe geliyorsun, bu kadar." Gözlerimi Balım'a diktim "Basit kısmını görebildim, etkili kısmı nerde?" "Etkili kısmı sensin Umay." "Benim yemeğe gelmemin Barlas Bey ve sana ne katkısı var?" "Hiç...