6. BÖLÜM

3.5K 285 42
                                    


       Merhaba,  gülücüklerle dolu bir gün dilerim,  keyifli  okumalaaar 😻


Umay Eva Alkan:

Haberler başlarken dinlenme odası da dolmaya başlamıştı. Herkes Balım'ın haberi sunuşunu merak ediyordu. Az çok herkes huylarını biliyordu ve bugün patlayacağına eminlerdi. Ana haber giriş müziğinin ardından Balım ekrana geldi. Simsiyah giyinmiş saçlarını sımsıkı toplamıştı. Büyük ihtimalle hiçbir şeye karışmamış kendini Seval'e emanet etmişti.

"Herkese iyi akşamlar. Ben Balım Alkan. Saatlerimiz 7'yi gösterirken..." Erdem Bey içeri girdi. Yanımda oturan Serkan kalktı ve Erdem Bey'e yer verdi. Ameliyat için çırpınıyor çocuk, garibana bir vaka... Çalan telefonumla ayaklandım "Efendim?"

"Balım birini öldürecek diye çok korkuyorum."

"Hayır anne, tabii ki sakin kalacak. Sadece bugün içini dökeceğine eminim."

"Kanala ambulans çağırsalarmış keşke. Neva da Balım'ı aradı kaç kez açmadı. Öldü kadın meraktan." Ah Berika Sultan, ne seversin Neva kankanla abartmayı.
"Sorun yok anne. Yengem de sakin olsun Balım'a güvenmiyor mu? Kapatmam lazım öpüyorum ikinizi de."

Erdem Bey adeta gözünü kırpmıyordu. Gerçi herkes gözünü kıprmıyordu. Sanki tüm nefesler tutuluyor ve reklama girince bırakılıyordu.

Yaklaşık bir saat sonra beklenen an geldi. Balım haberi sundu ve ekrana görüntüler verildi. Balım tekrar ekrana döndüğünde diklendim. Ellerimi dizime koydum ve kafamı öne eğdim. Erdem Bey de aynı şekilde diklenmiş ekrana yaklaşmıştı. Balım konuşmaya başladı.

Yaklaşık üç dört dakika süren konuşmayı nefes almadan -alamadan- dinledim. Balım klasik bitiriş cümlelerini de söyleyince tuttuğum nefesi bıraktım. Silivri yolu hala gözükmemişti. Zeynep 'iyi atlattın' dercesine omzumu sıvazlarken Erdem Bey alkışlamaya başladı. Kocaman gözlerle ona döndüğümde ayağa kalktı. Benimle beraber herkes alkışladı ve aradan 'Kraliçe Balım bee' gibi cümleler duyuldu. Erdem Bey kapıyı açarken "Takdir edilesi, kusursuz bi konuşmaydı." dedi.
"Serkan, yarınki ameliyata hazırlan." Serkan'ın gözleri yuvalarından fırlayacaktı. Yere eğilip öpmesini midem kaldıramayacağı için arkamı döndüm ve telefonumu çıkardım.

Kime|| Limon
[Seninle gurur duyuyoruz. Ben, bütün hastane, bütün Türkiye.]

Acil kapısına ilerledim. Perşembe akşamı nöbetim bitecek sonunda eve gidecektim. Yani geriye kaldı 19 saat.
"Ne sakin bir gece." Serkan sırıttı "Kusmuk-ishal vakası bile yok." Tam Serkan'a 'sus şom ağızlı' diyecekken kapıdan bağrışmalar geldi.
"Yardım edin! Yarım edin!" Kapıya doğru koştuk.

"Nesi var?" Ambulans yoktu. Bir adam başka bir adamı getirmişti. Serkan'ın sorusunu tekrarladım "Nesi var? Beyefendi cevap verin." Adam adeta şoka girmiş kanlı ellerini üstüne sürüyordu. Hastaya yaklaşıp solunumunu kontrol etmeye yeltendiğimde Serkan kalbindeki bıçağa dokundu. Tam bu sırada yanındaki adam belimden beni geri çektince refleks olarak ayağımı bacağına vurup dirseklerimle onu ittim "Yardım et, ne olur ölmesin. İstemedim, istemeden... istemeden oldu. Gördüm..." ellerini yüzüne kapatıp göz yaşlarını sildi. Tekrar hastaya yöneldim "Fazla kanaması var. Damar yolu açıp 3 ünite kan hazırlayalım şimdiden. Erdem Bey'e haber verelim hemen. Kırmızı alana alıyoruz arkadaşlar." Acilden içeri girdiğimizde Serkan ' çekilin çekil çekil' diye bağıra bağıra yolumuzu açtı. Hastayı sedyeden normal yatağa aldık.

"Eldiven alabilir miyim? Entübe edeceğim yastığı alın."   Yatağı öne itip arkasına geçtim. Hastanın kafasını yatırdım ve laringoskopu elime alıp uygun boyuttaki başlığı taktım. Serkan eldivenlerini takarken bana döndü "Tıkalı. Trakeostomi deneyelim nefes alamıyor."   Kafa salladım  "Hayır, yapabilirim."   Elimle hastanın ağzını biraz daha açıp parmağımla dilini bastırdım.

- İÇLER  DIŞLAR -                                    ||tamamlandı||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin