48. BÖLÜM

1.6K 137 41
                                    

Herkese selam, nasılsınız? 😻 Umarım iyisinizdir. Resmen beklediğim bölümler geldi... İnanın yazması da beklemesi kadar zormuş.

Buyrun o zaman.

"Aşağıya iniyor musun?"

"Gidiyorum."

"Aşağıya?"

"Eve."

"Ama ben bugün Zeynep'le nöbetçiyim."   Serkan'a dönüp kalkık kaşlarla söylendim   "Eee?"

"Aşağıya hasta geliyor ve Zeynep şu an uyuyor."    derin bir nefes eşliğinde dolaptan çıkardığım kıyafetleri tekrar yerine koydum   "Neyimiz var?"

Hızlı adımlarla acile inip önlükleri giydik.
"Silahlı yaralanma geliyor, ikisi ağır üç hasta."   dedi Gülperi hemşire.

"Kimlere haber verildi?"   Herkes eldiven takarken kapıya ilerledik    "Bilge Hanım ve Engin Bey geliyor. Erdem Bey de dışarda."

"Adamın yarın düğünü var nefes alacak vakti yok, hayat mı be..."

"Evleniyorum Serkan, emekli olmuyorum."   Erdem her zamanki neşesiyle kapının yanında belirdi    "Çok kana ihtiyacımız var, kontrol edelim. Üçü ağır beş yaralımız var."

"Az önce ikisi ağır üçtü?"   dedi Serkan.

"İki kişiyi daha vurmuşlar."

"Bu ne rus ruleti gibi..."

"Yine patavatsızlığın üstünde."    Serkan bana göz devirip Bilge Hanım'ın yanına geçti.

Daha ambulans sesi duyulmadan birinin uykulu sesi duyuldu   "Kardeşim ben doktor değil miyim ya? Beni neden uyandırmıyorsunuz!"

"Birine dikiş atarken doğurma diye olabilir mi acaba?"   Diyorum ya yine patavatsızlığı üstünde.

"Sus ya, sussana ya, ya sus be!"   Son iki ayın bir gerginliği olduğu doğru sanırım.

"Zeynep'ciğim uyuduğun için ben kaldırma dedim, daha az hareketli vakalarda olman sence de iyi olmaz mı?"

"Bilge Hanım lütfen ya, hasta değilim içimde çocuk var sadece. Şurda bir ay daha çalışacağım zaten sonra kaç ay yokum..."

"Bırakın Zeynep'i  kendini kötü hissetmediği sürece çalışsın, bunalmasından iyidir."  dedi Erdem. Ben seni, seninki doğururken göreceğim.
"Hadi!"  Seslenişiyle gelen ambulansa gittiler. Serkan onunla birlikte koştu. Ambulans acile ilerlerken sedyeden damlayan kan incecik bir yol çizmişti. Birkaç saniye hepimiz oraya baktık.
Sonra diğer ambulans sesi duyuldu.

Aynı anda gelen iki ambulansa Engin Bey ve ekibi  koştu. Orda durumlar fena değildi. Belli ki beş kişinin üç ağırından birini Erdem aldı, ikisi bize kaldı.

Yaklaşık on dakika bekledik, diğer iki ambulanstan hala ses yoktu.

"Hocam trafikte sıkışmışlar, iki dakikaya gelecekler."   dedi Gülperi hemşire yeni eldiven takarken.
"Diğer hastalar ne oldu?"

"Engin Bey'in hastaları stabil, Erdem Bey de uğraşıyor."

"Güzel, tamam. Hastalardan birini Umay alsın, daha kötü olanı Zeynep'le ben alayım. Daha sonra senin yanına gelirim."   dedi bana dönüp. Ben onu onaylarken iki ambulansın sesi duyuldu. Birinin kapısını açar açmaz en ağır hastanın o olduğunu anladık. Yüzü gözü dağılmış olan adamın karnında da delikler vardı. Kabaca süzgece çevirmişler.

Ordan uzaklaşıp diğer ambulanstan inen sedyeye tutundum.

"16 yaşlarında erkek, silahlı yaralanma. Göğsünde iki yara mevcut, kurşun çıkışı yok. Bilinci açık."

- İÇLER  DIŞLAR -                                    ||tamamlandı||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin