24. BÖLÜM

2.4K 169 58
                                    

Balım Alkan:

Biz kuaföre giriş yaparken saatlerimiz 6'ya geliyordu. Umay ve Çağatay yanımda dedikodunun dibine vururken ben size dün geceyi anlatayım.

Biliyorsunu ki Yeşim Abla'nın gelmesiyle kalp krizleri eşliğinde bir sohbet gerçekleştiriyorduk ki, Erdem'in telefonu çaldı. Onlar apar topar giderken biz gelen haberle adeta yıkılmıştık. Yeşim Hanım Beste'ye sımsıkı sarılıyor bir yandan yüzünü saklamaya çalışıyordu. Dolu gözlerimi Barlas'a çevirdiğimde sarıldı "Seninle mi uğraşacağım, zaten sevgilim gitti." Hayır gamsız değil, yüzünü görseniz anlarsınız. Umay ve Erdem gittikten yaklaşık bir saat sonra Yeşim Hanım ve Miray da kalktı. Miray Yeşim Hanım'a çaktırmadan numaramı ve Umay'ın numarasını da kendi telefonuna yazdırdı. Sıkıca sarıldı ve övgülerle çıktı kapıdan. Gözüme girmeyi başardı yani. Yeşim Hanım da öyle, kibar ilgili. Kadın asil bir kere... Tek farkla onun gözüne girmeyi başaran ben oldum sanırım.

Onlar gittikten sonra ben baya ağladım. Neden bilmiyorum, bu kadar etkilendiğim nadir olaylar olur. Akşamın bu saatinde böyle bir haber almak kolay değil, bunu yaşamayı düşünemiyorum bile. Ben şimdi atlattım diyelim ama belki de bugün bir cenaze düzenleyen aileler var. Onlar da atlatabiliyor mu acaba.

Barlas eve gitmeme izin vermediği için onun evinde ağlıyordum, biraz pişmanlığını sezdim açıkçası. Ama ne yapayım? Üzülüyorum. Daha Umay gelsin onunla ağlayacağım. Onlar gelene kadar geçen iki üç saatte çok cazip teklifler sundu. Abur cuburlar, filmler, kredi kartları. Tabletinden bildiğimiz ve sevdiğimiz ünlü mağazaların internet sitesini açıp kucağıma koyduğunda bi ilgim dağılmadı desem yalan olur.

Erdem ve Umay geldiğinde sakinleşmiştim. Barlas'ın açtığı komedi filmini izliyor ama gülmüyorduk. İkisi de aşırı yorgun ve mutsuzdu. Umay'ın ağladığı belliydi, demek ki kaybettiği hasta olmuştu. Sımsıkı sarıldığımızda ben yine koyverdim ama o kendini tutuyordu. Benim güçlü kızım, az sonra ellerini yıkamak için banyoya gittiğinde muhtemelen içine içine ağlayacak. Saat nerdeyse 3'e geldiğinden Barlas gitmemize yine izin vermedi. Bu ara bunun lafını çok dinliyoruz, hiç sevmiyorum. Kendini önemli falan sanacak, mavi soğan.

Biz Miray'ın odasına ve kıyafetlerine çökerken Erdem de kalmaya karar verince Barlas baya mutlu oldu. Kalabalık geceleri seviyor, Umay duymasın. Erdem de Barlas'tan rahat bir şeyler alıp giydiğinde şok olmuştum, ilk kez takım elbise veya başka ciddi kıyafetleri yok. Kahvaltıya geldiklerinde bile bi ciddiyet vardı kıyafetlerinde. Ev hali kesinlikle diğer halini ezer geçer, biraz daha saçlarını karıştırırsa ne olduğunu anlayamadan üstüne atlayacağım.

Barlas Umay'a bir şey söylemesi gerektiğini söyleyince kalkıp içeri geçtiler. Karşımdaki koltukta dizlerine eğilmiş oturan Erdem onları duymamıştı bile. Dizlerimi kendime çekip çenemi yasladım ve onu izlemeye başladım. İzlenme hissini algılamış olacak ki kafasını kaldırıp bana, sonra da etrafına bakındı. Biri şu gözlerimin musluğunu kapatabilir mi? ŞİMDİ NEDEN DOLDUNUZ !

Kalkıp yanıma geldi, omzuma attığı eliyle beni göğsüne bastırdı. Bir şey diyecek gibi olduğunda Barlas içeri söylenerek girdi ve hemen arkasını dönerek çıktı. Tabii kalkmak zorunda kaldım, bir kere girdi kedini görünmez mi sanıyor? İki sevgili güzel anlarımı mahvetmeye odaklanmışlar.

Biz Miray'ın odasında, Barlas kendi odasında ve Erdem salonda uyudu. Bir ara Barlas kapıdan ciğere bakan kedi tiplemesini oynasa da Umay onu kovdu ve uyuduğumu sanarak bana sarıldı.
EY BARLAS, KİMMİŞ DAHA DEĞERLİ ?

Sabaha karşı susadım, dedim kalkıp bi mutfağa gideyim. Üzgünüm Umay'cığım sen beni seçtin ama ben bi kendi şansımı denemek istiyorum. Parmak ucumda kapıya yürüdüm ve sessizce çıktım. Mutfağa geçerken önünden geçtiğim için, gözüm salona kaydı. Sonra bir kedi gördüm sanki, dedim bakayım bi. Bir tweety edasıyla koltuklara doğru uçarken arkamı dönüp kontrol ettim. Temiz, kimse yok. Ortadaki masayı koltuğa yaklaştırıp oturdum. Yüzü kusursuzdu, gerçekten. Mermere günlerce şekil vermişsiniz gibi, kurşun kalemin ucuna ince ince oyulmuş gibi... Parmaklarım tamamen benden bağımsız yüzüne doğru ilerlerken gözleri açıldı. Bu kadar mı hafif uykun, yok artık!

- İÇLER  DIŞLAR -                                    ||tamamlandı||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin