Sabırsız ve çatlak yazarınız yine bölüm gününü bekleyemedi. Yaşasın ruh hastaları topluluğu!💫
Işınlanabilseydim belki dörtte Çağatay'ın yanında olabilirdik. Çünkü saat şu an tam olarak 15 : 59.
Harika. Bekleyin beni trafik cezaları!
Hastaneden koşarak çıkıp arabaya atladım. 20 dakikalık yolu tabii ki 20 dakikada gittim. Çünkü düşündüm de Ffk için bu kadar telaşa gerek var mı?
Sitenin önüne gelince Burcu'yu aradım. Elbise üstüne bir mont giymiş, eteğine bastırarak arabaya koşuyordu. Umarım bu rüzgarda o etekle başı derde girmez çünkü topuklu da giymiş... Adabı vardır topuklu giymenin?"Beklettim mi Balım?"
"Yok, ben de geç kaldım biraz zaten."
O arabaya otururken abimi sormak aklıma gelse de Sarper benden önce davranıp aramasıyla günümü şenlendirdi.[Sarper arıyor]
"Efendim?"
"Ne yaptın?"
"İyiyim, sen n'aptın?"
"Balım! Ne yaptın diyorum anlat."
"Bir şey yok ya, iğne oldum bitane. Daha da bir şey olmaz."
"İğne mi? Umay nasıl ikna etti seni?"
Aklıma Erdem'in iğne konusu üzerinden iş atışı geldiği için birkaç saniye sustum. "Balım, Umay ikna etti değil mi?"
Oldu o zaman iyi yayınlar.
"Ha, evet! Evet... Gitmem lazım, Çağatay bekliyor ya, tutma beni."
"Bunu akşam konuşacağız Balım."
Telefonu aceleyle kapatıp arabayı çalıştırdım."Sarper evde duracakmış diye bi çorba kaynattım. Biz gelene kadar içer. Dolap çölü andırıyordu ya!" İtici bir kahkaha attı. Ne diyoruz? Ya sabır.
Şimdi bana telefonu her şeyi kapatıp Erdem'in yanına dönmemem için tek bir sebep söyleyebilirseniz sizi dinleyeceğim. Sonuçta kalkıp geldiğim yeri hepimiz hatırlıyoruz değil mi...
Trafik nedeniyle uzun süren bir yolculuk sonrası Çağatay'ın işyerine gelmiş bulunduk. Arabadan indiğimizde tahmin ettiğim gibi topuklularıyla zorlanan Burcu'ya adeta bir balerin gibi şov yapmaya başladım. Aslında en azından şirkete girene kadar elinde süslük tuttuğu kabanı giyse hiçbir sorunumuz kalmayacak. Çok çok soğuk değil de baya esiyor hani...
"Hoş geldiniz Balım Hanım. Çağatay Bey'e haber verelim mi?"
"Teşekkürler haberi var."
Gülümseyerek asansöre yöneldik. Asansörü beklerken de üç beş kişiyle selamlaştım tabii. Biliyorsunuz burda seviliyorum.
"Arkadaşız diyince normal tanışıyorsunuz sanmıştım. Buraya da baya uğruyorsun sanırım, herkes tanıyor."
"Burcu... Beni zaten 'herkes' tanıyor." Asansör kapısını tamamen açıp geçmesini bekledim. Karşımızda ayna olmasa arkasından neler yapacaktım da işte...
Üst kata çıkıp etrafımıza bakmaya başladık. "Hoş geldiniz." En genç tasarımcımız Dilek... Beni tatlı sözleriyle kendine çeken ama Umay'ın asla haz etmediği Dilek...
"Hoş bulduk Dilek. Çağatay yok mu?"
"Hayatım! Hoş geldiniz, birtanem."
Bir elini belime diğerini başıma bastırdı sarılırken. "Nasılsın?" Soruyu bana yöneltip Burcu'ya döndü "Hoş geldin, Burcu değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
- İÇLER DIŞLAR - ||tamamlandı||
Romance"Planımız basit ve etkili. Sen cumartesi gece olacak yemeğe geliyorsun, bu kadar." Gözlerimi Balım'a diktim "Basit kısmını görebildim, etkili kısmı nerde?" "Etkili kısmı sensin Umay." "Benim yemeğe gelmemin Barlas Bey ve sana ne katkısı var?" "Hiç...