-(DEFNE'NİN AĞZINDAN❤)-
Odamın kapısını yavaşça açıp kahvaltı hazırlamak için mutfağa yöneleceğim sırada salonda, koltuğun üzerine çökmüş, kırmızı gözlerle karşıdaki duvara bakan Eda karşıladı beni.
Kalp ritmim sebepsiz yere artarken hızla Eda'nın yanına geçtim. Ağlamıştı, hemde çok ağlamıştı ve bu fazlasıyla belli oluyordu. Biraz önce uzaktan gördüğüm, kızarmış olan gözleri yakından daha da kötü durumdaydılar. Yüzü muhtemelen gece uyumadığı için bitkin durumdaydı.
Önünde diz çöküp ellerimi dizlerine koydum. Beni görünce biraz önce hâkim olan sessiz ağlayışı hıçkırıklara dönüştü.
"Eda, ne oluyor? Nedir bu hâlin? Sorun ne? Uyumadın mı sen?" Sorularım üzerine ellerini gözlerinin üzerine koyup ağlamaya devam etti.
Durum yavaş yavaş canımı sıkmaya başlamıştı, kötü bir şey olmuştu ve Eda tek bir kelime dahi etmiyordu. Kapının sert bir şekilde çalması ile yerimden sıçradım. Eda korku ile irkilmişti. Hızla kapıya koştum ve açmamla karşımda yüzleri korku ile bana bakan Aras, Doruk ve Berat ile karşılaştım. Doruk hızla bana sarılırken ben hâlâ ne olduğunu anlamadan öylece duruyordum.
Kapının sert çalınması ile uyanan Nur ve Beyza'nın sesleri geldi içerden. Aras hızla içeri girdi, bizlerde peşinden. Aras hızla Eda'nın dizlerinin önüne çöktü.
"Güzelim, ne oldu? Çok özür dilerim, uyuyordum ve mesajları görmedim. Aramalara nasıl uyanmadım ben?" Eda hızla kollarını Aras'ın boynuna doladı.
"Ne oluyor burada?" Nur sinirle ve bağırarak konuşunca hepimiz ona döndük. Aras, Eda'nın göz yaşlarını silip yüzünü avuçlarının arasına aldı.
"Kabus falan mı gördün?" diye sordu Aras.
"Keşke kabus olsa." Ne olduğunu hâlâ anlamış değildim.
"Ne oluyor, Eda? Ne kabusu ya?" Beyza titreyen sesle konuşunca Eda derin bir nefes aldı.
"Dün gece saat 3 gibi uyandım... Ama salondan gelen minik sesler üzerine uyandım... İlk başka sizlerden biri sandım... Kapıya doğru ilerleyince sizin olmadığınızı anladım... Hırsız girdi galiba ve ben hiçbir şey yapamadım... Bir süre sonra sesler kesildi... Hâlâ evdeydi, kapıyı kapatacak olursa sesi duyardım... Bir süre sonrada duydum zaten... Hiçbir şey yapamadım, özür dilerim..." Gözlerim işittiklerim karşısında kocaman açılmıştı. Yutkunarak olduğum yere bıraktım kendimi. Doruk hızla beni tutarken kalp ritmim olması gerekenden daha hızlı atmaya başlamıştı.
"Sa... sana bir şey yaptı mı?" Aras korku ile sorarken Eda kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı.
"Beni fark etmedi ki!"
"Kızlar hemen eşyalarınızı kontrol edin, hemen. Eksik bir şey var mı diye bakın. Özellikle telefonlarınız, paranız..." Berat'ın sözleri ile herbirimiz odalarımıza geçtik. Eda ise hâlâ koltukta öylece oturuyordu, Aras'ta onu teselli ediyordu.
Doruk'ta benimle birlikte odama girmişti. Telefonum cebimdeydi zaten, geriye param kalıyordu. Çalışma masamın üzerindeki kutuya bakmak için arkamı döndüğüm zaman kutunun orada olmadığını fark ettim. Deminden beri titreyen bacaklarım ve ellerim daha titremeye başlamış ve bacaklarım artık beni taşımayarak devre dışı kalmışlardı. Doruk korku ile yanıma oturdu ve saçlarımı geriye atıp çenemi tutup yüzüne bakmamı sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RuH Hastası || Texting
Krótkie OpowiadaniaRuH Hastası gibiyim, başka bir yolu yok, elim ayağıma dolanıyor...