*62*

179 19 17
                                    

  *Üşüyor musun sende benim gibi
Gülüyor musun ya da alay edip?
  Üzecek buda belli, gün gelir
Onca verdiğin sahte söz gibi.

Unutamıyorum anlasan
Gurur bile çare etmiyor yazık
Duramıyorum, geçmiyor daha
Dayanmaya gücüm yetmiyor!

Üzüyor gece kabuslar gibi
Gittin sende vefasızlar gibi
Çıkarım önüne kanunlar gibi
Haklıysam aslanlar gibi.

Üzüyor gece kabuslar gibi
Gittin sende vefasızlar gibi
Çıkarım önüne kanunlar gibi
Haklıysam aslanlar gibi...*

         Hepimiz bir yandan Nur'u dinliyor, bir yandan da eşlik ediyorduk... Aytaç ve Zeynep gereksizleri biraz önce yaşananlardan sonra gitmişlerdi. Zaten buraya da birlikte gelmişlerdi. Umarım bu belalarla son konuşmamız olmuş olur, dahasını kaldıracak durumda değildim.

         *Sevdalar sevdalar
Bir güler bir ağlar.
Bu nasıl güzellik Allah'ım,
Kalbe zarar!

Gitsem mi, kalsam mı?
Mecnuna sorsam mı?
Kül olur, ateşe dayanmaz
Bu şehir yanar!*

          Aklımıza gelen her şarkıyı söylüyor kısacası gülüyor ve delice eğleniyorduk.

         "Biraz eğlencenin dozunu arttırsak mı?" Berat'ın sorusu ile eveeeeettttt! diye bağırdık.

          "Bu pek iyi fikir gibi gelmedi kulağa ama hadi bakalım." Aras'ın sözleri ile hep birlikte kahkaha attık.
Eşyaları arabalara yerleştirip Berat'ın isteği ile kalabalık bir caddeye gelip arabalardan indik.

          "Hazır mıyız gençler?"

          "Eveeettt."

          Verdiğimiz cevaptan sonra Berat'ı izlemeye başladık. Bize yaklaşan minibüsü durdurmak için elini kaldırınca kaşlarım istemsizce çatıldı. Minibüs yavaşladı ve durdu. Berat'a yaklaşıp ne yapacağına bakmaya başladık.

           "Abicim iyi günler... Selamünaleyküm amca." önce şoföre ardından ona bakan amcaya selam vermişti.

           "Hayırdır gençler, nereye gidiyorsunuz?"

            "Ya abicim biz Mars'a gitmek istiyoruz, o ayrıda ben saati soracaktım." Gülmemek için kendimi sıkmaya başlayınca şoför sinirle bize bakmaya başladı.

           "Şaka mısın sen lan? Telefon yok mu hiçbirinizde?"

            "İnanır mısın hepimizin aynı anda şarjı bitti." Adam Le Havle çekip saate baktı.

            "16:48"

            "Allah razı olsun, abim. İyi yolculuklar." deyip geri çekildi. Minibüsün ilerlemesi ile hepbirlikte kahkahalarla boğulduk. Böyle bir şeyi beklemiyordum.

           "Bu çok iyiydi laaaa." Defne kahkahaların arasında konuşunca daha da güldük.

           "Eğlence daha yeni başladı. Hadi kalkın kalkın... Yanınızda Berat Sarı varsa gülmeler eksik olmaz." Güç bela ayaklanıp yürümeye başladık. Berat etrafına bakınıyor, büyük ihtimalle ne yapacağını düşünüyordu.

RuH Hastası || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin