-(EDA'NIN AĞZINDAN DEVAM)-
"Defne! Kiminle konuşuyorsun da bu kadar mutlu etti seni?" Sesimi işitmesi ile çığlık atması bir oldu. Bende korku ile yanına koştum."Korkuttum seni, özür dilerim."
"Abim zannettim, kalbim durdu korkudan."
"Yardım etmek için geldim."
"Ne oluyor orada?" Abim kafasını mutfağın kapısından içeri geçirip tuhaf tuhaf baktıktan sonra bir şey olmadığını anlayıp rahatladığını belli eden sesler çıkardı.
"Korkutuyorsunuz bizi kızlar, dikkatli olun biraz daha."
"Kusura bakma abi, Defne dalmıştı, bende pat diye girince korku."
"İyisiniz değil mi?" Kafamızı hızla aşağı yukarı sallamaya başladık. Bu hâlimize gülüp geri çekildi.
"Defne, bir şey söyleyeceğim."
"Kötü bir şey yok, değil mi?" Bakışlarımı kapıya çevirip tekrar Defne'de durdurdum.
"Aras bu akşam biraz kaçamak yapalım diyor, hep birlikte?" Ne cevap vereceğini anlamak için gözlerinin içine bakmaya başladım.
"Gi... Gidelim, ya... yani olur." Neden kekelemişti ki?
"Bir şey var, ne oldu Defne?" Bakışlarını mutfakta gezdirip arkasına döndü, bardağa su doldurup belini tezgaha yasladı.
"Doruk'la bir şeyler oldu... Şey yani... Çok şey değil ama ben utandım yani..." Utangaç hâli beni güldürürken elimi omzuna koydum.
"Bende çok utanırım ama bugün görmesen bile yarın elbet buraya gelecek." Dudağını büküp ağlamaklı bakmaya başladı. Ellerini gözlerinin üzerine koyup ayaklarını hafifçe yere vurdu.
"Yaaa! Utanıyorum."
*************
"Kızlar bundan sonra daha dikkatli olmanız gerekiyor. Polisler araştırmaya devam ediyor ve sitenin güvenlik görevlileri arttırıldı. Korkmanıza gerek yok artık, eşyalarınız da bulunacaklar." Sonda yapılan klasik konuşmaları dinlerken içimiz azda olsa rahatlıyordu. En sevmediğim olan vedalaşma kısmından sonra gitmişlerdi. Kızlarla salonda oturup bir süre konuştuktan sonra Aras'ın mesaj atması ile hazırlanmaya başladık. Bahsettiği sürprizi bugün yapmayacaktı ama yine de heyecanlıydım...
Hava kararmaya başlamış, güneş batımı harika manzarasının son sahnelerini sunuyordu... Kızlarla hazırlanmış ve zilin çalmasını bekliyorduk. Defne'de az biraz gerginlik vardı ancak bu uzun sürmezdi.
Kapının çalması ile ortaya atıldım. Kapıya doğru emin adımlarla ilerleyip kolu aşağı indirdim. Aras karşımda mutluluk fışkıran gözlerle bana bakıyordu. Kafamı utançla önüme eğdim, kısık sesle de olsa gülme sesini işittikten sonra elini çenemde hissettim.
"Çok özledim seni be güzelim." Kalbim deli gibi atmaya başlayınca gözlerinin içine bakmaya başladım.
"Bende seni, hemde çok fazla." Sözlerim onu pekte mutlu etmişti, bunu yüzündeki ifadeden anlamak mümkündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RuH Hastası || Texting
Short StoryRuH Hastası gibiyim, başka bir yolu yok, elim ayağıma dolanıyor...