|16|

90 13 165
                                    


"Artık benim karşıma çıkmanı istiyorum."

°

Pastaneye girmeye düşünmeden önce telefonu çıkarıp ona bir mesaj gönderdim.

Sare: Bugün hiç dışarıda mıydın?

zifirikaranlık: Birisini gördün, onu ben sandın değil mi?

zifirikaranlık: Ondan bu sorgu sual hallere büründün.

Sare: Bu senin suçun.

Sare: Hayatımın içine kim girse sen olacağından şüpheleniyorum.

Sare: Seni tanıyamayacağım ama içimi rahatlatan bir şey söylesen.

zifirikaranlık: Ne duymak istiyorsun?

Sare: Bilmiyorum.

Sare: Sanırım artık benim karşıma çıkmanı istiyorum.

zifirikaranlık: Tamam sana bir koz veriyorum.

zifirikaranlık: Bu haftalığına şehir dışına geldim.

zifirikaranlık: Bugün gördüğün her kimse o ben değilim.

zifirikaranlık: Hâni derler ya dünyada herkesin bir ikizi vardır diye.

zifirikaranlık: Onunla karşılaşmadığın sürece sorun olmaz.

zifirikaranlık: Bu haftalık kimseden şüphelenme.

Sare: Seninle konuştukça senin daha çok gıcıklaşacağını düşünüyorum.

Sare: Paranoyak olacağım diyorum sana.

zifirikaranlık: Üzgünüm, sana bu konuda yardımcı olamayacağımı biliyorsun.

zifirikaranlık: Şimdi gitmem gerekiyor, kendine dikkat et.

zifirikaranlık: Ayberk'e de selamlarımı söyleyemezsin ama benim yerime de sıkıca sarıl ona.

zifirikaranlık: Hoşça kal.

zifirikaranlık çevrimdışı.

Gözlerimi devirip telefonu cebime koydum. Bu durum gittikçe sinirimi bozmaya başlamıştı. Adımlarını hızlandırıp pastanenin içine girdiğimde ise Akın'ın burada olduğunu fark ettim.

"Sare, Savaş ne zaman eve gelecek?" Bakışlarımı konuşan Akın'a çevirdim. "Size anlatmam gereken bir şey var." Diyerek sandalyeyi biraz geri çekerek oturdum. "Selin'in daha ciddi bir hastalığı varmış."

Nergis ablanın kaşları çatarken bakışlarımı Akın'a çevirdim. "Selin, kansermiş. İlk evrede ama hemen tedaviye başlaması gerekiyor." Diyerek sustum. "Hep beraber yanında olduğumuzu ona hissettirmeliyiz."

"Şu an nasıl, hafızası hâlâ yerine gelmedi mi?"

"Gelmedi, ne zaman gelecek onun hakkında da bir fikre sahip değiliz. Travmanın etkisi ve kullandığı ilaçlar yüzünden ne zaman geleceğini doktorlar bile kestiremiyorlar." Diyerek bakışlarımı tekrardan Akın'a çevirdim. "Selin'in seni kardeşi gibi sevdiğini biliyorsun. Ona kendini hatırlatmak için bir şeyler düşün."

"Selin'i ben de aynı şekilde seviyorum ama ilk defa bu durumla karşılaşıyorum. Ona yanlış bir şey demekten veya onun kendini benim kestiremediğim bir hareketimle daha kötü hissetmesinden çekiniyorum."

"Akın," Diyerek harelerini bana çevirdi. "Selin yine bizim tanıdığımız kişi. Hiç bir fark yok. Kendini bu süreçte yalnız hissetmemeli, biz de onun yanında olmalıyız."

Nergis ablanın duydukları karşısında kaskatı kesilmiş olduğunu fark ederken ani bir hareketle dışarı çıktı. Selin'i kızı yerine koyduğunu biliyordum. Babasıyla olan o kötü geceden sonra o da onunla çok ilgilenmişti.

"Kızı gibi seviyor biliyorsun." Dedi Akın, gülümserken. "Savaş onunla evlenince zaten kızı olacak ama daha bu konudan haberi yok."

"Akın," Diyerek koluna vurdum. "Sanki yanlış bir şey söyledim, hem kolumu acıttın."

"Konuştuklarımız aklının bir köşesinde olsun bu hafta içinde Selin'in yanına uğra.

"Tamam yarın yanına uğrayacağım hem Savaş'ı da görmüş olurum." Bakışlarımı gelen müşteriye çevirdiğimde oturduğum yerden kalkıp işimin başına geçtim. Benden istediği tatlıyı paketledikten sonra uzattığı parayı aldım.

"Yardım edebileceğim bir şey varsa edebilirim, Sare."

"Akın, sen işten kaytarmak için can atmıyor muydun?" Diyerek gülümsedim. "Sendeki bu değişkenliğin sebebi ne?" Gamzesi görünecek şekilde gülümsemesinin ardından ellerini saçlarında gezdirdi. "Yakında öğrenirsin."

"Yoksa hayatında birisi var, bunu bana söylemiyor musun?"

"Ben o defteri kapattım, bana bir daha aşk uğramasın." Söylediği şey ile gülümserken adımlarını hızlandırıp karşıma geçti. "Sen de durumlar nasıl, o şanslı adamı merak ediyorum."

"Ne?" Tepki gösterdim. "Neyden bahsediyorsun?"

"Gün içerisinde boş zamanlarında bazen sayamayacağım kez telefonuna bakarak gülümsediğin şeyden bahsediyor olabilir miyim?"

"Yok, be." Diyerek bakışlarımı kasaya çevirdim. "Sen çok yanlış anlamışsın."

"Doğrusunu anlat o zaman bilmek istiyorum." Bakışlarını yüzümde gezdirdiğini anlarken müşterinin gelmesi ile konuşmamız bölünmüştü.

"Hanımefendi, şuradaki pastayı alabilir miyim?" Diyerek eliyle işaret ettiği pastayı aldıktan sonra paketledim. Uzattığı parayı aldıktan sonra paranın üstünü müşteriye uzattım.

"Neyse benim gitmem gerekiyor, o meseleyi sonra konuşalım."

"Görüşürüz Akın." Müşteriyle birlikte çıktığını görünce derin bir oh çektim. Bu kadar belli ediyor muydum ki?

°

Sare eheheehe
(:

Zifiri karanlık hakkında bir teoriniz var mı?

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere 💙

YENİLGİ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin