|63|

44 8 91
                                    


"Gözlerimi açtığımda karşımdaki manzaram her şeye bedeldi."

°

Aras'ın ağzından...

Yüzüme vuran gün ışığıyla gözümü açtığımda karşıma dikilen kadınla birlikte manzaramın çok güzel olduğunu düşünürken gülümsemeye başladım. Birkaç saniye birbirimize baktıktan hemen sonra dudaklarımı araladım. "Sabah öpücüğü falan yok mu?"

"Aras!" Yanıma doğru yaklaşıp kulağıma fısıldadı. "Sana kahvaltı hazırladım. Hadi gel." Uzattığı elini avuçlarımın arasına alarak dudaklarıma götürdüm. "Sabah gözümü ilk açtığımda görüp görebileceğim en güzel manzara sensin. Ne güzel bir sabah değil mi?"

"Evet." İşaret parmağıyla gece kaldığı odayı gösterdi. "Misafir odasında kalmam seni kırmadı değil mi?" Başını eğmesiyle nazikçe çenesinden tuttum. "Birlikte birbirimize sarılarak uyusak hiç fena olmazdı." Yutkundum. "Hey! Kırılmadım senin düşüncelerine saygı duyacağımı en başından beri söyledim ama artık sana sarılarak her gecemin geçmesini istiyorum."

Beklemediğim bir anda beni kendine doğru çektiği gibi kulağıma fısıldadı. "Evlensene benimle." Belini kavradım.  "Zifirinin, aydınlığa kavuşması gerekiyormuş."

Burnuma gelen kokusunu içime çekerken harelerim onu buldu. "Sen ciddi misin?"

"Selin beni ikna etmeye çalışıyor ve çifte düğün yapalım diyor manyak."

"Manyak mı?" Yanağına bir buse kondurarak kulağına fısıldadım. "Çiçek kızıma manyak demiyoruz ayrıca ben Selin'i destekliyorum."

Bana gülümserken omzumun üzerinden beni izledi. "Annesine benzeyen güzel bir kızımız olsa güzel olmaz mı?"

Heyecandan alışık olduğu ellerinin titremesiyle onları saklamaya çalıştığını fark ederken dudakları aralandı. "Adını da Firdevs koyarız." Yutkundu. "Cennet annemin en sevdiği isimdi, eğer bir gün oğlumla evlenirseniz bu ismi koyup beni hatırlayın demişti."

Annemin ismi ağzından döküldüğü o an gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. "Keşke annem bu güzel günlerimize şahit olsaydı. Sare, o seni hep kızı bildi. Onunla son konuşmamızda seninle birlikte mutlu olmamız onun tek isteğiydi." Elimi kalbime koyarken kulağıma fısıldadı. "Bu kalbi bu kadar hızlı attıran kişi sensin, sevgilim." Gözlerimden yaşlar süzülürken yıllar sonra ilk defa onun yanında ağladığımı fark ediyor olacak ki beni kollarının arasına alarak bana sarıldı. Saçımdan okşayarak benim acımı hafifletmeye çalışırken harelerim onu buldu.
"Dün gece bir rüya gördüm. Seni kaybediyordum, üstelik kendi hatam yüzünden."

Eliyle yüzümü avuçlarının arasına aldı. "O sadece bir kâbusmuş. Biz bundan sonra ne yaşarsak yaşayalım önce birbirimizi anlayıp dinleyeceğiz. Senin elini bir daha asla bırakmayacağım, zifirim."

Dudaklarımda buruk bir şekilde tebessüm belirirken aramızdaki mesafeyi azaltarak dudaklarımı alnına bastırdım. "Kalbimin tek sahibi olan cennet bahçem," Yutkundum. "İyi ki o gün karşılaşmışız." İşaret parmağını burnunun ucuna değdirdim. "Seninle o gün tesadüfen karşılaşmamışız. Selin o gün bizim ikimize aynı anda mesaj atıp bizi aynı yerde buluşturmaya çalışmış."

"Ne?" Eliyle ağzını kapattı. "Bana hiç anlatmadı." Ellerimle belini kavrayıp mesafemizi azalttım. "Kötü mü yapmış?"

"Hayır." Eski anlarımız zihnimde canlandığı o vakit gözlerimin içine bakmaya devam ederken bir anda muhtelemen utandığı için yanımdan uzaklaştı hemen ardından dudakları aralandı. "Hadi kahvaltı edelim."

YENİLGİ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin