|43|

73 11 175
                                    

"Aras Karan, şu an itibariyle görüş alanımdaydı."

°

Evden aniden çıktığımız gibi kaldırıldığı hastaneye doğru ilerledik. Kalbim ağzımda atıyordu çünkü orada Arasla karşılaşacağıma emindim. Sanırım artık zamanı gelmişti.

Hastaneye doğru ilerlerken koridorun sağından girdiğim gibi ayakta boşluğa bakarak bekleyen onunla karşılaştım. Kalbimin sesi şu an itibariyle ağzımda atıyordu. Sadece boşluğa baktığı için beni fark etmemişti. Elleri korkudan titriyor, ruhu ise burada değil gibi bir hâle büründüğü fark ederken bütün vücudumun onun yanına yaklaşmamla daha çok kasıldığını fark ettim. Güçlü olmaya çalıştım. Şu an birimizin güçlü olması gerekiyordu.

"Aras," Sesimi duymasana rağmen boşluğa bakmayı diretti. Benim geldiğimi fark etse de bakışlarını bana çevirmedi. "Senin yanındayım, ben buradayım." Elinin üzerine elimi koyduğumda ise bakışları benimle buluştu. Mavi hareleriyle yüzümü ezberlemeye çalışıyormuş gibi beni izlemeye başlarken kalbimin atan seslerini duydum. Sırtını dikleştirip, elimi avuçlarının arasına aldı. "Beni yalnız bırakmadın, yanımdasın." Gözlerini kapatarak elini yüzümde gezdirdi. Şu an rüyada gibiydim ama bu rüya değil gerçekti. Gözünü açtığı gibi bakışları tekrardan boşlukla buluştu. Şu an neden bana bakan gözlerinde umutsuzluğu görüyordum, umut her zaman var diyerek bunu birbirimizin gözlerinin içine bakarak söylerken geçmişin izlerinin onun hayatından yok olup gittiğini düşünmek bile istemiyorken dudaklarım aralandı. "Aras Karan, gözlerindeki umutsuzluk ateşinden seni kurtarmam gerekiyor."

Bakışları beni buldu ama tek bir söz dâhi etmedi. "Umut; bazıları için olmasa da bizim için her zaman vardı, bu değişmedi değil mi?" Gözlerimin içine bakmaya devam ederken derin bir iç çekti. "Ben," Yutkundu. "Şu an o umut denizinde kayboluyorum, Sare."

"O umut denizinde kaybolmaman için şu an senin yanındaydım, Aras Karan. O, umut denizinde kaybolacaksak da birlikte kaybolacağız." Başını omzuma yaslandığı o an size benim için huzurun tanımının bu olduğunu söyleyebilirdim.

Ellerimin heyecandan titrediğini fark ederken saklamaya çalışsam da saklayamamıştım. Bunu fark ederek erkeksi gülümseyişiyle ellerimi tutarak onu avuçlarının arasına aldı. "Benim karşıma çıkman için bu kadar da korkulacak bir şey yokmuş, değil mi? Elini de tutmamla titremesi duruyor..."

"Yokmuş," Başımı onun göğsüne tekrardan yasladığımda ise benimle konuşmaya devam etti. "Yağız'a bir şey olmaz değil mi?"

"Ona hiçbir şey olmayacak, o umut denizinde biz Yağız için kaybolmayacağız. O umut denizinden Yağızla beraber çıkacağız, anlaştık mı?" Saçlarımı öperek, beni kendine daha çok yaklaştırmasıyla o an nefesini içime çektim. "Şu an hazır olmadığını bilsen bile her şeyi göze alıp yanımda olmayı seçtiğin için acımı benimle paylaştığın için teşekkür ederim, Sare."

"Seni bir daha o acıyla yalnız bırakmayacağıma dair kendime bir söz verdim. Sözler yerine getirmek için tutulur, değil mi?" Bana olan cevabını yanağıma bir buse kondurarak cevap vermesiyle yutkundum.

"Yağız'ın durumu nasıl?" Kadrajımıza Savaş ve Ayberk'in girmesiyle, Aras benden ayrılırken tuttuğu elimi bırakmamıştı. "Doktor, durumunun kritik olduğunu, beklememiz gerektiğini söyledi."

YENİLGİ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin