|71|

50 8 101
                                    

"Sevdim, ben sadece sevdim ama bazen sevmek bile insana acı veriyordu."

Alperen'in ağzından...

Gözlerimi açtığımda ellerimin ve ayaklarımın bağlı olduğunu fark ettim. Başımı sağa çevirdiğimde kafama aldığım darbeden ötürü acısını çok derinden hissettim. Pencereler gazete kağıdıyla kaplanmıştı, nerede olduğumu bilmiyordum.

Kapının gıcırtısını duyduğum gibi bakışlarım oraya çevrildi. Kapıdan içeri giren kişiyle dudaklarım aralandı. "Kimsin sen lan, Sare ve Aras'a ne yaptın?"

"Hey, uslu dur çocuk! Senin de onlar gibi öldürmemi falan mı istiyorsun?"

Kaşlarımı çattım, yalan söylüyordu. "Sana inanmıyorum, yalan söylediğin her hâlinden belli. Onlar nerede? Hadi, gerçekleri anlat!"

"Sen konuşmaya devam edersen eğer o ağzını da bantlarım. Ses istemiyorum, sessizlik çok güzel baksana." Şu an karşımdaki bu kişi pisliğin tekiydi. "Kafama sert bir cisimle vuran sendin değil mi lan, pansuman yapmak istiyorum."

Kaşlarını çattı. "Sen burayı ne sandın oğlum? Pansuman falan yok, yavaş vurdum hem sana ben!" Gözlerimi devirdim. Ona bu soruyu sormam hataydı zaten, empati kuran biri olsa beni buraya kapatıp ellerimi ve ayaklarımı bağlamazdı.

Aradan geçen dakikaların ardından telefonu çalınca odadan dışarı çıktı. Burada neler döndüğünü anlamanın tek yolu ipleri çözmekti. Tek başına gibi görünse de dışarıda adamları olduğuna emindim.

Zihnim kafama aldığım darbeden dolayı birazcık bulanıklaşsa da dün gördüklerimi, duyduklarımı, kafamın içindeki hatta en çok etrafımdaki duyduğum o acı çığlıkları hatırlıyordum.

Cinayetin işlendiği saatten  yarım saat önce...

Bakışlarımı mekânın girişine çevirdim. Ona yaşattıklarıma rağmen hâlâ beni bu mekâna çağıran Savaş zihnime düşerken buruk bir şekilde gülümsedim. Selin'e aşık olduğunu bile bile içimdeki duyguları asla susturamadığım düştü önce. Ansızın o gece Selin'e aşkımı haykırmıştım ama vicdan azabım peşimi asla bırakmadı. Zihnimdeki yankılanan o ses asla peşimi bırakmadı.

Selin'i her şeyden çok severken kendimi ondan asla uzaklaştıramadım ve o gece aşkımı ona haykırarak, bana en çok güvenen kişiyi yarı yolda bıraktım. Kardeşim dediğim insana yaptığım bu ihanet, onunla olan çocukluğumuza acıyla saplandı.

Birbirini her daim koruyan çocukluğumuz ruhumuzu ele geçirdi. O  çocuk, hep ağladı. Keşke kardeşim sana bu ihaneti yapacak duruma gelmeseydim. Ben, sadece içimdeki duyguları asla bastıramadım.

Zihnimdeki düşünceler gördüğüm manzara karşısında son buldu. Gördüğüm o manzara karşısında şok geçirdim.

Aras Karan ve Sare, kafasına tutulan silah yüzünden adamın gösterdiği arabaya binmek zorunda kalmıştı.

Orada ne olup bittiğini anlam veremedim ama başları beladaydı. O an Sare'ye yaşattığım ormandaki o an aklıma düşerken kendimden yeniden nefret ettim. Ona yaşattığım o anları ne yaparsam yapayım telafi edemezdim.

Yaklaşık bir dakikanın ardından arabanın hareket etmesiyle onları takip etmeye başladım. Bu adamlarla onların ne işi olabilirdi?

Yaklaşık yirmi dakika geçmişti. Şu an neden ormanlık alana geldiklerini, ne yapmaya çalıştıklarını ya da birazdan neler yaşanacağını asla tahmin edemiyordum. 

YENİLGİ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin