|28|

74 14 130
                                    


"O kişinin gelmesi bütün gerçekleri ortaya mı dökmüştü?"

°

"Evren, silahını indir!" Diyerek kadrajımıza giren Akın'a bakışlarımı çevirdim. Onu tanıyordu. "Benim tanıdığım, kardeşim dediğim adam bu değil. Hayır, inanmıyorum. Sen, öyle bir adam değilsin. Kimi korumak için kendini ele veriyorsun, cevap ver!"

Bakışlarımı konuşmasıyla gözleri dolarak karşındaki adama bakan Evren'e çevirdim. "Yapamam. Akın bu işe seni dahil edemem. Üstünü fazla deşme!"

"Lan ne diyorsun, işlemediğin cinayetleri neden üstleniyorsun? Irmak'a bunu yapamazsın, izin vermem."  Konuşmasıyla beni daha çok sinirlendirmesiyle dudaklarımı araladım. "Sen kimi savunduğunun farkında mısın? O benim annemin katili, itiraf etti. Akın, onu savunmaya devam edeceksen artık senin yüzünü bile görmek istemiyorum.  Sen benim Ayberk'ten sonraki tek kardeşimdin, ama beni kaybedersin."

"Sare," Diyerek bana yaklaşıp elimi avuçlarının içerisine almasıyla bakışlarımı Akın'a çevirdim. "Benim sana ne kadar çok değer verdiğimi biliyorsun, yapma!"

"Sana söylediklerim gayet açıkçaydı, bir katili korumaya devam edecek kişi benim hayatımın içerisinde yer alamaz." Diyerek elimi avuçlarının arasından kurtardım. "Seni yanlış tanımışım."

"Bakın, emin olmasam bunu dile getirmezdim. Bugün aranızda her ne geçtiyse Evren'in bunu anlamamanız için yüzüne taktığı bir maskeydi sadece. Bulaşmaması gereken bir işe bulaştığından kardeşi için bunu kabul ettiğinden eminim. Herkesin karanlık bir tarafı vardır, Evren'in o karanlık tarafını ortaya çıkaracak tek kişi kardeşinin güvende olmamayışıdır."

Bakışlarım Yağız'a kayarken dudakları aralandı. "Evren, arkadaşının söylediklerinde doğruluk payı varsa bana içinde olduğun durumu anlatırsan sana yardımcı olmaya çalışırım, kardeşin güvende değilse sana yardım edebilirim ama bunun için bana her şeyi anlatman gerekiyor."

"Siz ne saçmalıyorsunuz, anlattıklarının doğru olduğuna nasıl emin olacağız Yağız?"

"Sare," Diyerek eliyle beni susturdu. "Sakin olmak zorundasın, işimi zorlaştırmana müsaade edemem."

"Bu işte beraber olduğumuzu sanıyordum." Bakışlarımı sabitlediğim gözlerine bakmaya devam ederken sessiz kalarak bakışlarını Evren'e çevirdi. "Nasıl bir oyunun içerisindesin, bilmiyorum. Her şeyi anlatman için bir dakika süren var ve  bu süre başladı, Evren. Yoksa seni tutuklamak zorunda kalırım."

"Irmak için," Yutkundu. Gözleri daha çok dolarken elleri titremeye başladı. "Akın'ı buraya çağırarak onun da hayatını tehlikeye attınız. O mesajları size atan kişi ben değildim, burada ki davranışlarımdan ötürü kendimden nefret ediyorum ama kardeşim için bu role bürünmek zorundaydım. Katilin anlamamanız için kurduğu bir planın parçasından ibaretim ben." Bakışlarını bana çevirirken akan gözyaşını eliyle tersiyle sildi. "Anneni öldüren kişi ben değilim, Sare. O da katilin bir planıydı. Sana bugün anlattığım hiçbir şey gerçek değildi. Katilin bana dile getirdiklerini sana anlattım. Tek amacı seni annenle yerle bir etmemi sağlayıp senin yanlış bir harekette bulunmanı istiyordu. Yapmak zorundaydım, Irmak için. Sana yalan söylemek zorundaydım. Özür dilerim."

"Sana kanıtın olmadan inanacağımı düşünmüyorsun değil mi?" Elini cebine atıp telefonunu çıkardı. "Bana kardeşimi öne atarak ettiği tehditler burada, dediklerini yapmazsam onu öldüreceğini söyledi. Beni kardeşimle tehdit etti. Onu riske atamazdım. Senin de kardeşin var, onun için her şeyi göze almaz mıydın?"

"O gece beni de tehdit etmişti." Bakışların bana çevrilmesiyle dudaklarımı araladım. "Katil ile birlikte bir bağlantı kurdun mu?" Gözleri beni buldu. "Onunla bağlantı kurduğumda ses değiştirici kullanıyordu benimle hep telefonla iletişime geçerdi."

"Evren, kardeşin ne kadar süredir o katilin yanında?" Bakışlarını karşısındaki adama çevirip dudakları aralandı. "İki haftadır ondan haber alamadım, yurttan benim yanıma kaçıp gelmeye çalıştığı gün kaybolduğunu öğrendim. O akşam saatlerinde telefonuma özel numaradan bir mesaj geldi. Araştırmaya çalıştım ama kim olduğunu bulamadım. Akın geldi aklıma, bu işlerde benden daha iyi olduğunu biliyordum ama o gün evimin bir yerinde ses cihazı olduğunu ve bu sayede beni duyduğunu söyledi tek bir yanlış hareketimde kardeşin ölür dedi, yapamadım kimseye durumu açıklayamadım. Çaresizliği dibine kadar yaşadım." Bana doğru yaklaşarak gözleri beni buldu.
"Benden şu an nefret ettiğini biliyorum ama desteğine ihtiyacım var, Sare." Gülümseyerek elimi omzuna koydum. "Senden nefret etmiyorum, şu an tek düşüncemiz Irmak'ı bulmak olacak."

Samimi gülümsemesine inanmak isterken dudakları aralandı. "Elime geçirdiğin tırnağın ayrıca attığın tekme bile buradaki yaptıklarımı örtmeye yetmez. Yeni bir başlangıç yapmak istiyorum. Beni gördüğün pastanedeki o kişiyim ben. Şu an bugün aramızda geçen her şey için kendimden utanıyorum." Başını utanmış gibi öne eğerken dudaklarımı araladım. "Seni anlayabiliyorum, çünkü ben de bir ablayım. Bana olan temasını ve buradaki davranışlarını zihnimizden sonsuza denk silebiliriz. Çaresiz hissettiğin için o maskeyi takmak zorunda kaldın. Şu an kalbim buna inanmak istemeyi tercih ediyor." Bakışlarını benimle buluştuğunda gözlerinin içinin gülümser gibi baktığını fark ettim. Şu an karşımda duran adam, çaresiz kalan ve umutlarının yok olacağını düşündüğü için kendini tehlikeye atan genç bir adamdan birisiydi.

Ona kızamıyordum çünkü Ayberk için ben de her şeyi göze alacak kadar ileriye gidebilirdim. Şu an içinde bulunduğumuz duruma gözlerimi devirdim çünkü başladığımız yere geri dönmüştük. Katil hâlâ kendini saklıyordu. İşler daha da kötüye gitmeden ona dahil bir ipucu bulmak zorundaydık.

"Yağız," Diyerek bakışlarımı ona çevirdim. "Bu işe bir polis olarak katılmamamızın en doğrusu olduğunu söyleyeceğine eminim. Senden tek istediğim birkaç gün senin yazlık evinde çağıracağım bir kişi de dahil olmak üzere aramızda ipucu yakalamaya çalışabilmemize izin vermen, lütfen." Bakışlarını bana çevirip sessiz kalmaya devam ederken tekrardan dudaklarımı araladım. "Sadece bu geceliğine olsun o zaman, sonra ben de dahil olmak üzere yarın oradan gitmiş olacağız. Savaşlar da kalmamız bence en doğrusu olacak."

"Sen," Diyerek bakışlarımı konuşan Akın'a çevirdim. "Tanımadığın bir adamın evinde mi kalıyorsun?"

"Tanımadığı adam mı, kardeşim onlar birbirlerine aşık."

"Nasıl, aşık mı?" Akın'ın şaşırmış bir ifadeyle bana bakarken o an buradan kaçmak istedim. Yine yanlış anlaşılmanın eşiğindeydim. Ben geçmişimde kayıp giden o adama hâlâ aşıkken başka birisine bir duygu hissedemezdim.

"Yağız ile ben sadece arkadaşız, o sevgililik meselesi bugün için girmeniz gereken bir rolden ibâretti." Evren, imalı bir ifadeyle bana bakarken dudakları aralandı. "Sizin gerçekten birbirinize aşık olduğunuzu sanmıştım." Bakışlarım Yağız'a çevrildiğinde ise takındığı yüz ifadesinden hiçbir şeyi anlayamıyordum. Bu adam resmen ulaşılamayacak kapalı kutuydu.

°

Olanlar hakkındaki düşünceleriniz?

ZİFİRİ AŞKIM KAÇ BÖLÜMDÜR OLMAMASI -BAYADIR YOK OF- SİZİ ÜZDÜ GİBİ HİSSEDİYORUM AMA SÖZ DİĞER BÖLÜMLERDE ONU DA OKUYACAKSINIZ 🥺

Kendinize iyi bakın, hoş kalın.

Yıldızı parlatmayı unutmayın 💟

YENİLGİ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin