|47|

52 11 89
                                    

"Onun kalbi, hüzün senfonisini andırıyordu."

°

Pastanede geçen sıradan bir günün ardından telefonuma gelen bildirim sesiyle irkildim.

Savaş: Seni merak ettim.

Savaş: Eğer dün seni kıracak bir kelime söylediysem, lütfen kusuruma bakma.

Sare: Savaş... Nerdesin yanıma gelmen gerekiyor.

Sare: Sana sarılıp ağlamak istiyorum.

Sare: Beni kırmadın, bir de bunu dert etme.

Sare: Asıl sen nasılsın?

Savaş: Hâlâ dün yaşadığımız olayın etkisi altındayım.

Savaş: Selin, burada biliyorsun ama benimle tek bir kelime dâhi konuşmadı.

Savaş: Bu canımı yakıyor, Sare.

Sare: Bu böyle devam etmeyecek.

Sare: Bir şekilde kendimizi ona affettireceğiz.

Sare: Kalbim; bu küslüğe bir son verecek diyor.

Sare: Şu an buna inanmak istiyorum.

Savaş: Kalbini kırdık, ona güvenmediğimizi düşünüyor.

Sare: Yarım saat içinde, Aras'ı da arayıp söyler misin ikinizle de parkta buluşalım.

Savaş: Sevgilini sen niye aramıyorsun?

Sare: Her şey benim suçum, bu aklıma geldikçe kendimi ona karşı geri çekiyorum.

Sare: O gece benim yaptığım hata herkesin hayatını altüst etti.

Sare: O yaptığım hatayı düzeltemem ama Selin'in bizi affetmesi için her şeyi yapmaya hazırım.

Savaş: Kendini suçlamayı bırak, lütfen.

Savaş: Bunları yaşayacağını bilemezdin, bilsen yapar mıydın hiç?

Savaş: Aras'ı arayıp parka çağıracağım.

Savaş: Yarım saat sonra parkta görüşürüz.

Sare: İyi ki varsın, Savaş.

Sare: Görüşürüz.

Savaş: Sen de iyi ki varsın, güzelim.

Savaş çevrimdışı.

Onunla konuşmamızın ardından telefona baktığımda yarım saatin geçtiğini fark ettim. Telefonumdan Akın'ın numarasını çevirmişken onun pastaneye girmesiyle aramayı sonlandırdım.

"Akın, senin bu hâlin ne?" Gözleri ağlamaktan olduğunu düşündüğüm şekilde şişmiş, ayakta duramayacak bir hâldeydi.

"İlayda'nın arkadaşı kim çıktı biliyor musun?" Yutkundu. "O kişi Cemre..." Ağzından dökülen isimle elimi ağzıma götürdüm. "Cemre mi?"

Başını eğerek sırtını duvara yasladı. "İlayda, bir daha beni görmek istemediğini söyledi. Benim her yüzüme baktığımda onu hatırlayacağını bildiği için beni terk etti. Haklı da bir şey diyemiyorum bu yüzden. Hayatım boyunca seveceğim tek kadın o olacak ama hayatımın içerisinde onu göremeyeceğim. Cemre ise gerçekleri öğrendiği gibi tokatla buna karşılık verdi. Keşke hiç girmeseydim onun hayatına, her şeyi berbat ettim." Yüzündeki hayal kırıklığına şahit olmak beni kırmıştı. Yanına ilerlediğimde ise omzuma başını yasladı. "Bu kalp sancım hiç geçmeyecek, değil mi?"

"Hayatın bize ne getireceğini bilemeyiz. Belki de bir mucize gerçekleşir tekrardan İlaydayla bir araya gelirsiniz." Bakışlarını bana çevirdiğini görmemle devam ettim. "O kadar yıl geçti ama Aras hâlâ beni sevmeye devam ediyor. Siz de bunu yaşayabilirsiniz, belki de ikiniz de bir şeyleri zamana bırakma evresindesinizdir."

"Bilmiyorum, Sare ama zamana bırakmaktan başka bir çarem de kalmadı." Omzuma elimi attıktan sonra konuşmasını sürdürdü. "Teşekkür ederim."

"Ne için?" Bana olan şu anki bakışları yavru bir kediyi anımsatıyordu. "Her zaman yanımdasın, senin varlığın bana iyi geliyor." Gözlerinin içine bakarken gülümsedim. "Buna sevindim."

Şu an onu bu şekilde nasıl bırakacağım düşüncesi zihnime düşerken aklıma Evren geldi. Arkadaşını bu hâlde yalnız bırakmayıp beni kırmadan buraya geleceğine emindim. Birbirimizden ayrıldığımız gibi o boşluğa bakmaya devam ederken kendimi dışarı attığım gibi pastaneden biraz uzaklaşıp onun numarasını çevirdim.

"Sare, selam." Karşı taraftan gelen sesle dudaklarım aralandı. "Selam. Benim biraz acelem var da senden bir şey istemek için aramıştım."

"Elimden ne gelirse yapmaya çalışırım." Alt dudağımı ıssırırken dudaklarımı araladım. "Akın, biraz iyi değil ben işimi hâlledene kadar onun yanında durabilir misin? Onu tek başına bırakmak istemedim."

"Neyi var Akın'ın?" Karşı taraftan gelen sesle dudaklarımı araladım. "Konu İlayda, buraya geri dönmüş. Ama başka sebepler daha var, onun yanında olman gerekiyor. Sana ihtiyacı olabilir. "

Akın'dan geçen gün öğrendiğim kadarıyla İlayda ve Evren kuzendi. İlayda sayesinde Evrenle bu kadar sıkı bi' dostluk kurmuşlardı.

"Tamam, Sare. Birazdan pastanede olurum."

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim, görüşmek üzere." Telefonda ona veda ettiğim gibi aramayı sonlandırdım. Pastaneye doğru hızlı adımlarla ilerleyip pastanenin önüne gelmemle içeriye girdim. Akın ise gelen müşteriler ile ilgileniyordu. Beni görmesiyle yüzünde bir gülümseme belirdi. Müşterilerin pastaneden ayrıldığını fark etmemle yanına ilerledim.

"Akın, benim gitmem gerekiyor ama sen daha iyisin değil mi?"

Gülümsedi. "İyi olmaya çalışıyorum, daha iyi olacağım. Sen gidebilirsin, güzelim." İçimden gelmesiyle onu kendime doğru çekerek sarıldım. O da bana karşılık vermesinin ardından ondan ayrılırken kulağıma eğilip fısıldadı. "Aras ile yeniden bir araya gelmeniz beni mutlu ediyor." Gözlerim onunla buluştuğunda ise gülümsedim. "Akın, senden bir şey isteyeceğim. Bu akşam sizin terasa Selin'i de alıp gelir misin?"

"Tamam, akşam görüşmek üzere."

"Görüşürüz." Pastaneden çıktığım gibi düşüncelere daldım. Akşam için bir planım vardı umarım ki bu plan başarıyla sonuçlanacaktı.

Parka gittiğimde ise beni beklediklerini fark ettikten hemen sonra yanlarına giderek planımdan onlara bahsettim. Akşam için heyecanlıydım çünkü bu plan geçmişle yüzleşmememizi sağlayacaktı. Gecenin güzel bir şekilde bitmesini istiyordum. Sadece şu an tek istediğim buydu.

°

Bölümün hoşunuza gitmiş olması dileğiyle, hoş kalın 💙

YENİLGİ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin