|45|

58 11 70
                                    


"Onun gidişiyle ruhum ıssız bir sessizliğe gömüldü."

°

Akşam olmuştu. Akın, Ayberk ve Ece ile lunaparkın girişinden içeriye girerken dudaklarım yukarı kıvrıldı. "Savaş ve Selin nerede kaldılar?"

"Yolundadır değil mi her şey, çoktan buraya gelmiş olmaları gerekirdi." Bakışlarım konuşan Akın'a kayarken telefonuma mesaj gelmesiyle bakışlar bana çevrildi.

Savaş: Sare, oradakilere hiçbir şey çaktırmadan yanıma gelmen gerekiyor.

Savaş: Arasla sana ihtiyacımız var.

Sare: Neden ki, sorun ne?

Savaş yazıyor...

çevrimiçi.

Savaş yazıyor...

Savaş: Sare, Selin'in hafızası yerine geldi.

Savaş: Bizim evin oradaki parktayız, acilen gel.

Sare çevrimiçi.

Kalp atışlarım hızlanırken soluk alık verişimi düzene sokmaya çalıştım. Şu an onlara bir şey fark ettirmeden buradan ayrılıp parka gitmek zorundaydım.

"Bir sorun mu var, Sare?"

"Önemli bir şey yok ama benim şu an gitmem gerekiyor. Acil bir işim çıktı, siz keyfinize bakın ama tamam mı?"

"Kızım bugün niye herkes kaçıp gidiyor gibi hissediyorum. Peki, öyle olsun bakalım."

"Akın," Bakışlarım onu buldu. "Bunu telafi edeceğim, söz."

"Tamam, sen hadi gideceğin yere geç kalma."

"Ayberk ve Ece, sana emanet. Güzel zaman geçirin."

"Tamam."

Lunaparkın girişinden çıktığım gibi önüme çıkan taksiye binerek oradan uzaklaştırdım. Yirmi dakika sonra ise parkın önüne geldiğimde ücreti ödeyip taksiden indim.

Parkın içine giriş yaptığımda ise hiç beklemediğim bir manzara ile karşılaşmıştım. Selin yere çökmüş, usulca ağlıyordu. Bakışları beni bulduğunda ise aniden ayağa kalkıp karşıma dikildi. "Sana kardeşim dedim ben, benden böyle bir gerçeği nasıl saklarsın?"

Gözlerindeki bana bakarken ki o alev benim kalbimi acıtırken dudaklarım yukarı kıvrıldı. "Ben, söyleyemedim." Kolumdan tutarak beni sarstı. "Gerçeklerle yüzleşmek zor mu geldi yoksa sen Ayberk'i şikâyet edeceğimden falan mı korktun?"

"Selin, ben sadece-" Sözümü, o konuşarak bastırdı. "Sen sadece ne, benden bunu saklayamazdın. Hepiniz bir araya gelip benden bu gerçeği sakladınız. Benim iyiliğimi düşünmek isteseydiniz siz beni kandırmak yerine gerçekleri anlatırdınız. O gün doktor yanıma gelip bana zavallıca bakıp benim sanki kendimi gerçekten öldürmeye teşebbüs etmişim gibi bakarken benim kalbim buna inanmaya başlayıp  bunu neden yaptığımı sorgularken nasıl acı çektim ben biliyor musunuz? Şu an hiçbirinizi hayatımda görmek dâhi istemiyorum. Her şey buraya kadar." Savaş'ın yanına doğru ilerleyip gözlerini onda sabitledi. "En çok da sana güvenmiştim, Savaş ama sen de beni hayal kırıklığına uğrattın. Bana gerçekleri söylemen gerekirdi."

"Selin, sinirlisin ama sonradan pişman olacağın şeyler söyleme." Aras'ın konuşmasıyla kaşlarını çattı. "Pardon da pişman olması gereken kişi sizsiniz. Bana bunu söylemediniz ya hâni gerçek sebebini açıklasanıza. Benden mi tereddüt ettiniz?"

Söyledikleri her kelime daha çok kalbimi acıtırken karşısına geçtiğim gibi bakışlarımı onda sabitledim. "Senden bir kere bile olsun tereddüt etmedim, onlar da etmedi. Senin iyiliğin için senden bunu sakladım. Saklamak zorundaydım, hastalığını öğrendiğin o gün sana böyle bir travma yaşatamazdım. Sen benim kardeşimsin, kızım. Beni görmek istemesen de bu değişmeyecek. Beni affedene kadar yanında duracağım."

Gözlerini devirdiği gibi Aras'ın yanına doğru ilerledi. "Aras Karan, benim abim yerine koyduğum kişi. Sen nasıl bilip susabildin, söyler misin bana? Kız kardeşin orada acı çekerken sen nasıl olur da gerçekleri benden sakladın. Sen değil miydin lan yalan en ıssız bataklıktır diyen... Bu yaptığın ne Aras Karan? Sare'ye kıyamadın değil mi, ondan benden bu gerçeği sakladın... "

"Saçmalamayı kes, Selin bilsen her şey daha kötü olacaktı. Hafızanın yerine gelmesini bekledik, biz. Sana söylemek kafanı karıştırmak olurdu. Kendini bu şekilde daha kötü hissedecektin."

"Şu an içimde olduğum durum nasıl, peki? Ben sana söyleyeyim aşırı boktan. Sırtını yasladığım insanların aslında bana karşı güven problemi olduğunu anladım. Ve tam doğum günümde. Ne bahtsızlık ama değil mi?"

Sinirliydi ama ona kızamıyordum çünkü ondan bunu saklamak onun güvenini sarsmıştı. Biz bunu ondan saklarken bunu yaşayacağımızı hesaba katmamıştık.

Savaş'a bakışlarını tekrardan çevirirken dudakları yukarı kıvrıldı. "Üstündeki ceketi çıkarıp bana verir misin? O bana sonsuz bir şekilde güvenen kişiye ait. Şu an karşımda gördüğüm adam o adam değil." Savaş, gözünden akan yaş ile üstünden çıkardığı ceketi ona uzattı. Selin ise kulağına eğilip fısıldadı. "Aramızdaki her şey bitti, Savaş."

Savaş, gözlerini yumup olanları idrak etmeye çalıştıysa da sinirlenen bedenini tüm vücudunun kasılması ve elindeki çıkan damarlardan görebiliyordum. Selin, onun yanından ayrılıp parktan uzaklaştı. Savaş, gözyaşlarına engel olamayarak akmasına izin verdi. Koskocaman içinde yaşadığımız bu şehir bizimle beraber ağlıyordu âdeta. Aras ile birlikte yanına doğru ilerleyip ona sarıldık. O an Aras'a baktığımda ise onun da gözlerinin dolduğuna şahit oldum. Sanırım Selin'i bu sefer kendi hatamız yüzünden kaybetmiştik. Ve Aras da kız kardeşi yerine koyduğu kızı benim hatam yüzümden kaybetmişti.

"Gitti lan, onu sonsuza kadar kaybettim." Karşısındaki çaresizce ağlayan adama daha sıkı sarılırken dudakları aralandı. "O şu an çok sinirli, ona biraz zaman tanımamız gerekiyor."

"Her şey bitti dedi lan, ona olan aşkımı bile aramızdaki arkadaşlık bozulur diye söylemedim. Şu an ise yaptığımız bir hata ile onu kaybettim. Onsuz nasıl yaşanılır bilmiyorum." Derin bir iç çekerken yere yığılan bedenini ayağa kaldırdı. Hiç beklemediğimiz o şey dudaklarından dökülürken âdeta kalp sancısını tekrardan yaşadım.

"Bugün ben ona evlenme teklifi edecektim..." Yutkunurken, sağ elini bize uzattı. "Gelmeyin peşimden, yalnız kalmak istiyorum."

Savaş, parktan uzaklaşırken hayal kırıklığı eşliğinde onun gidişini seyrettik. Aras ise mavi harelerini gökyüzüne çevirirken dudakları yukarı kıvrıldı. "Savaş, bunu hak etmedi."

Gözlerime Selin'e bunu söylemediği için pişman olmuş gibi bakarken dudaklarım yukarı kıvrıldı. "Ona söylemediğin için pişman mısın?"

Bakışlarını bana çevirdi. "Pişmanım."

Hemen ardından ise banka geçip oturdu. Ben de boş olan salıncağa geçmiştim. Parkta kaldığımız süre boyunca birbirimizle konuşmamış, içinde bulunduğumuz durumdan dolayı hayal kırıklığı eşliğinde soğuk havanın da vermiş olduğu o etkiyle sadece öylece kalmıştık.

°

BÖLÜM MOODU: DUYGULARIM DARMADAĞIN ANLAYAMAZSIN...

SİZCE SELİN AFFEDECEK Mİ?

KENDİNİZE ÇOK İYİ BAKIN 💙

YENİLGİ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin